Küllerinden doğan bir efsane izledim

Avustralya Açık Tenis Turnuvası final maçı...

36 yaşındaki efsane Nadal...

26 yaşındaki genç yetenek, dünya 2 numarası Medvedev...

Eğer vaktiniz varsa bu maçı yeniden izleyin...

Çünkü orada her şey vardı...

Savaş vardı... Centilmenlik vardı... Kural vardı...

Hırs, ihtiras, güç, ego, tecrübe, gençlik, strateji, akıl, çılgınlık...

Hepsi o tenis kortunda kan ter içinde yaşandı...

Ama beni en çok etkileyen şey neydi biliyor musunuz?

36 yaşındaki efsane Nadal ve kendisinden 10 yaş küçük yeni yıldız Medvedev...

Nadal ilk iki seti verdi. Genç Medvedev artık dünya 1 numarası olup kupayı alacağından emindi...

Üçüncü sete öyle çıktı.

Ama olmadı.

Nadal küllerinden doğdu.

Kaybettiği 2 seti tam 2 saatte geri aldı...

Niye?

İşte sevdiğim soru bu...

Tam 5.5 saat süren maçın sonunda kupayı Nadal aldı...

Arkadaşlar, buna bir tenis maçı olarak bakmayın lütfen...

Buradan yaşlılar zaten bir ders çıkartır ve “Daha ölmedik” diye konuşabilir.

Ama siz...

“Tamam, ben oldum” demeden önce...

“Tamam, bu işi bitirdim” demeden önce...

“Tamam, artık başardım” demeden önce...

Geldiğiniz yeri hazmetmeyi öğrenin...

Yani...

Hırsınızla zamanı arkadaş edinin...

Tabii ben de kendime bir sonuç çıkarttım:

“Bizim tenis jenerasyonu hâlâ ölmedi...”

Sağ ol Nadal...

Ve iki dönem tenis federasyonunda görev yapmış bir tenisci olarak şunu da sormadan edemedim:

“Cengiz Başkan, hadi artık biz de bir grand slam turnuva hazırlayalım bu ülkeye...”