Kuranıkerim zenginlere ve zenginliğe karşı mıdır?

Sadece belli ayetleri böyle bir ön yargı ile okursanız ondan bu sonucu çıkarabilirsiniz. Gerçekten de Kuranıkerim’e göre yeryüzündeki fesadın çoğunun sebebi, sefahat içinde yaşayan zenginlerdir....

Sadece belli ayetleri böyle bir ön yargı ile okursanız ondan bu sonucu çıkarabilirsiniz. Gerçekten de Kuranıkerim’e göre yeryüzündeki fesadın çoğunun sebebi, sefahat içinde yaşayan zenginlerdir. Böyle olanlar için pek çok ayette ‘mütref’ kavramı kullanılır. Mütref, bolluk içinde sorumsuz ve şımarık bir hayat yaşayan, böylece Allah’ı ve O’na kulluğu unutan, sonuçta da insanları yoldan çıkaran varlıklı kimse demektir. Buna kapitalist de diyebilirsiniz. ‘Bizim bir ülkeyi helak etmeye karar vermemiz, oranın şımarık müreffehlerine emrimiz ulaştığı halde onların orada isyan yaşamaları sebebiyledir, böylece onlara sözümüz hak olmuş olur ve oranın altını üstüne getiririz’ (İsra 16). Bunun gibi ibadetten uzaklaşmanın, Allah’ı anmamanın/zikir, zayıfların ezilmesinin, servetin bir dûle, yani yoksulları ezen zorba bir güç haline gelmesinin baş sebebi ve aracı, hep hesabı verilmeyen, kullanılmasının bir ölçüsü ve sınırı olmayan zenginlik olarak gösterilir.

Ama Kuranıkerim’in hiçbir yerinde bizatihi servet ve zenginlik, ya da zenginler kötülenmez. Bütün kötülük servetin sağladığı imkânın zayıfları ezmede ve Allah’a isyanda kullanılmasıdır. Böyle olursa zenginlik insana fakirlikten daha çok günah işleme fırsatı vermiş, böylece de zengin fakirden daha kötü durumda olmuş olur.

Oysa dünya bütünüyle insan için yaratılmıştır. Hedefini şaşırmadan kul onun hepsine de malik olabilir. Bu sebeple Kuranıkerim maldan mülkten ve servetten ‘tayyibat’ diye söz eder. Tayyibat, temiz, hoş, güzel ve yararlı şey demektir. Yine Kuranıkerim’de ondan fazla ayette maldan mülkten ‘hayır’ diye söz edilir. Demek servet aslı itibariyle hayırdır, şer değildir. Şerli olan onun kötüye kullanılmasıdır. Yine pek çok yerde mal mülk, ‘fadl’ kelimesiyle anlatılır. Yani mal aslında Allah’ın bir lütfudur, fazlıdır. Belki en önemlisi de Kuranıkerim’in servet için ‘kıyam’ tabirini kullanmasıdır. ‘Allah’ın sizin için kıyam olarak yarattığı mallarınızı onu kötüye kullananlara bırakmayın (Nisa5). Kıyam, hem ayağa kalkabilme, hem de ayakta durmayı sürdürebilme demektir. Yani düşmüşseniz dünyalığa sahip olmadan ayağa kalkamayacağınız gibi, ayakta iseniz, böyle kalmayı da ancak malla sürdürebilirsiniz. O halde bütün mesele serveti kazanmanın meşruiyeti, kazandıktan sonra da onun kontrolünü sağlayabilme meselesidir.

Kısaca dünyayı mamur edenler de, berbat edenler de zenginlerdir.

Şu ayeti kerimeyi iyi anlamaya bugün her zamankinden daha muhtacız:

‘Onlara karşı elinizden gelen her türlü gücü hazırlayın. Böylece hem Allah’ın düşmanlarını, hem kendi düşmanlarınızı hem de daha başka sizin bilmediğiniz ama Allah’ın bildiği düşmanları korkutup caydırmış olursunuz’ (Enfal 60). Bugün ve her zaman için servetten ve bilgiden daha büyük güç yoktur, olmamıştır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sevgi imandandır 29 Nisan 2022 | 263 Okunma İki olay üzerinden iki ilginç kavram 24 Nisan 2022 | 267 Okunma Şeytan nedir? 22 Nisan 2022 | 349 Okunma Teravihin hikâyesi ve tilavetin başına gelenler 17 Nisan 2022 | 798 Okunma Savrulduğumuzun farkında mıyız? 15 Nisan 2022 | 350 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar