Yargının siyasallaşması

Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın tutuklu yargılanmasının ‘hak ihlali’ olduğunu söyleyen Anayasa Mahkemesi (AYM) kararının alt mahkemelerce dikkate alınmaması, Türkiye’de yeni bir içtihadın...

Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın tutuklu yargılanmasının ‘hak ihlali’ olduğunu söyleyen Anayasa Mahkemesi (AYM) kararının alt mahkemelerce dikkate alınmaması, Türkiye’de yeni bir içtihadın kapısını açtı. AYM kararına uyulmaması gerektiğini, çünkü bizzat söz konusu kararın hukuka aykırı olduğunu savunanlara göre 1) AYM Alpay ve Altan’ın başvurularını ele alırken ‘somut durum ve delil değerlendirmesi’ yaparak alt mahkemenin delilleri takdir yetkisine müdahale etti ve böylece denetim sınırlarını aştı. Nitekim AYM kendi kararını sunarken “sanıklar hakkında Mahkeme tarafından tutuklama kararı verilirken yapılan somut durum değerlendirmesinde ve delillerin takdirinde isabet bulunmadığı” kanaatine göre hüküm verdiğini söylüyor. Oysa 2) AYM denetimi davanın esasına, yani delillerin takdirine girilmeden, diğer deyişle ‘şeklen’ yapılmalıdır. Ne var ki bu son olayda AYM temyiz mercii gibi davranmış ve ‘esastan’ denetim yaparak hüküm vermiştir. *** Dolayısıyla 3) Sanıklar hakkındaki delillerin değerlendirilmesi ve buradan hareketle tutuklama kararı verilip verilmemesi tamamen alt mahkemeye aittir ve bu karar ‘somut delil durumuna’ göre alınacaktır. AYM’nin alt mahkemelerin takdir hakkını esastan denetimle hükümsüz ilan etmesi ise hukuka aykırıdır. Ayrıca 4) Tutuksuz yargılamanın esas olması bazı kişilerin mutlaka tutuksuz yargılanacağı anlamına gelmediği gibi, AYM kararlarının herkes için bağlayıcı olduğu ilkesi de ancak AYM’nin kanunla biçilmiş sınırlar dahilinde verdiği kararlar için geçerli olabilir.     Gayet yetkin ve inandırıcı bir akıl yürütme… Ancak hukuk sisteminin çözmesi gereken ufak bir pürüz var. Verdiği kararların ‘herkesi’ bağladığı Anayasa ile belirlenen AYM’nin bireysel başvurulara ilişkin görev tanımı şöyle: “… Mahkemenin delilleri değerlendirirken kanunlara uygun davranıp davranmadığı, sanıkların adil yargılanma haklarının ihlal edilip edilmediği, kanun yollarının tüketilip tüketilmediği, mahkemelerin yargılama yaparken kanunilik ilkesini ihlal edip etmediği” hususlarını ele alarak değerlendirme yapar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şu malum ‘bilge kral’ meselesi 24 Haziran 2018 | 5.330 Okunma Yeni bir nefes için… 22 Haziran 2018 | 2.662 Okunma Halledilemeyen bir travma olarak... 21 Haziran 2018 | 1.451 Okunma Büyüme fetişi 19 Haziran 2018 | 1.278 Okunma Dönüşü gözükmeyen yolda… 17 Haziran 2018 | 6.188 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar