Omurga meselesi

Diklenmemek ama dik durmak AK Parti’nin sadece söylemde değil, uygulamada da benimsediği bir ilke oldu. Dış politikadaki tavrı en basit şekilde bu tanımlama ile açıklamak mümkün. İçerde asker...

Diklenmemek ama dik durmak AK Parti’nin sadece söylemde değil, uygulamada da benimsediği bir ilke oldu. Dış politikadaki tavrı en basit şekilde bu tanımlama ile açıklamak mümkün. İçerde asker karşısındaki duruş da bunu yansıtıyor. Söz konusu ilke konjonktürün zorladığı bir kullanışlı araç olmanın ötesinde psikolojik işleve sahip. Muhafazakar tabanın yeniden özgüven kazanmasının, kendi kimliğini başkasına göre değil ‘içerden’ oluşturma şansı yakalamasının işaret fişeklerinden biri. Ayrım sertlikle yumuşaklık arasında değil, iki tür sertlik arasında. İrrasyonel, böbürlenici, kibirli ve hamasi bir sertlik gösterisine karşı, kendini bilen, gücünü hesaplamış, vakur ve akılcı bir sertlik…

***

Bu ayrımın önemsenmesi doğal… İslami kesim çok uzun süreden bu yana ‘diklenme’ üzerinden bir tepkisel kimlikleşmeye rehin düşmüş ve bu durum onu daha da ‘dışa bağımlı’ kılmıştı. ‘Dik durma’ ise öncelikle kendi ahlak, niyet ve tasavvur dünyanı tahkim etmeyi, onu derinleştirip zenginleştirme çabası göstermeyi, en azından buna açık olmayı ima ediyor. Öte yandan ‘dik durma’ da son kertede pasif bir tavır. Dik durarak başkalarının sizi istemediğiniz yollara sürüklemesine direnç gösterebilirsiniz, ama başkalarını istediğiniz yollara sokmayı sağlayamazsınız. Bunun için ‘yumuşak’ güç kullanmak durumundasınız, çünkü sert gücünüzü ne kadar artırsanız da sizden büyükleri var ve hemen yanı başınızdalar.

AK Parti yumuşak gücünü de iyi kullanmak üzere çok gayret gösterdi. Ne var ki bunu sadece dışarıda kullandı… İçeriye gelindiğinde iş dünyasından sivil topluma, oradan medyaya uzanan bir sertlik stratejisi izlendi. Üstelik bu alanlarda seviye o denli düşürüldü ki, karşımıza dik duran değil diklenen, saygı hak etmek bir yana utanç duyulan, pespaye bir yandaş ağı çıktı.

***

AK Parti’ye yakışan, tarzı yumuşak, fikirleri esnemeye açık, ama omurgası sert insanlarıyla yürümekti. Bugün özellikle medyaya baktığımızda tam tersini görüyoruz: Tarzı sert, fikirleri yavan ve kalıplaşmış, omurgaları ise fazlasıyla yumuşak bir yeni tür… Başkalarına karşı sert olurken bir gözleri ile lideri kollayan, beğenilme ihtiyaçlarını tatmin için kıvranan, fikirlerini liderin tek bir sözüyle yüz seksen derece değiştirmeye hazır olup bundan gocunmayan, kendi kişiliksizliklerini liderin yüceltilmiş kişiliği içinde eriterek ‘adam’ olduklarını sanan bir garip yaratık dünyası…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şu malum ‘bilge kral’ meselesi 24 Haziran 2018 | 5.330 Okunma Yeni bir nefes için… 22 Haziran 2018 | 2.662 Okunma Halledilemeyen bir travma olarak... 21 Haziran 2018 | 1.451 Okunma Büyüme fetişi 19 Haziran 2018 | 1.278 Okunma Dönüşü gözükmeyen yolda… 17 Haziran 2018 | 6.188 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar