Ak Parti'nin sınavı dindarlar

Uzun zamandır mesele olmaktan çıkardığımız laiklik konusu geçen haftalarda yeniden gündemdeydi. Aslında İsmail Kahraman’ın çıkışının herhangi bir ‘normal’ demokraside ciddiye...

Uzun zamandır mesele olmaktan çıkardığımız laiklik konusu geçen haftalarda yeniden gündemdeydi. Aslında İsmail Kahraman’ın çıkışının herhangi bir ‘normal’ demokraside ciddiye alınabilmesi pek mümkün değildi. Demokrasiyi geçelim, bugünün dünyasında toplumları çeşitlenmemeye mahkum etmenin yolu olmadığına ve her çeşitlenme kaçınılmaz olarak inanç alanını da kapsadığına göre, isteseniz de istemeseniz de laik bir yönetim sistemi kurmak zorundasınız. Bunun tek alternatifi dini totalitarizm ki öyle bir durumda kimsenin çıkıp laikliğe karşı bir şey söylemesi gerekmez. Ayrıca Kahraman’ın da böyle bir devletten yana olduğunu öne sürmek hakkaniyete sığmaz.

Ama yine de konu ciddiye alındı ve ‘tartışıldı’. Öte yandan ortada gerçek bir tartışma yoktu… Herkes aynı şeyleri yazıp söyledi. Hükümet yetkilileri, sözcüleri ve Cumhurbaşkanı da aynı minvalde konuşup güven tazelediler. Yeni anayasanın özgürlükçü bir laiklik anlayışına yer vereceği, laikliğin bir toplumsal hakemlik kurumu olarak görüldüğü vurgulandı…

***

Laikliğin de bütün siyasi ve kültürel kavramlar gibi hangi zihniyetin içinde şekillendiğine bağlı olarak farklı özellikler kazandığı nispeten yeni idrak edilen bir olgu. 2005 yılında İsveç’te ‘otoriter laiklik’ başlıklı bir bildiri sunduğumda, bunun uluslar arası tüm katılımcılar için ‘yadırgatıcı’ olduğunu görmüştüm. Laikliğin otoriterleşmesi değildi yeni olan… Otoriter laikliğin kendi içinde tutarlı ve demokrasinin bazı varyantlarıyla iç içe geçebilecek bütünlükçü bir dünya görüşü olmasıydı. Türkiye başörtüsü ve Alevilik meselesi sayesinde bu konuda çağı yakalamış bir ülke. Dolayısıyla son tartışma bir miktar abes…

***

Öte yandan yapıldığına göre demek ki anlamlı. Yüzeydeki anlamı açık: Hala AK Parti’nin ‘takiye yapıp yapmadığı’ meselesini kaşıyarak tahrik edilebilecek bir kitle var. Üstelik bunlar kendilerine ‘laik’ diyorlar… Oysa bunlar ‘otoriter laik’ ve AK Parti de ‘özgürlükçü laik’ olabildiği ölçüde demokratikleşmenin kanallarını açarak İslami kesimin taleplerini karşılayabildi. Bugün Alevi meselesinde hükümet üzerinde İslami kesimin de yadırgamadığı bir baskı ve basınç oluşabilmişse, bunun nedeni başörtüsünün özgürlükçü laiklik üzerinden çözülmüş olmasıdır. Ne var ki ‘laik kesimin’ siyasetsizliği gündemin hala bu türden kısırlıklara mahkum edilmesine neden olabiliyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şu malum ‘bilge kral’ meselesi 24 Haziran 2018 | 5.330 Okunma Yeni bir nefes için… 22 Haziran 2018 | 2.662 Okunma Halledilemeyen bir travma olarak... 21 Haziran 2018 | 1.451 Okunma Büyüme fetişi 19 Haziran 2018 | 1.278 Okunma Dönüşü gözükmeyen yolda… 17 Haziran 2018 | 6.188 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar