Türk ordusuna hâlâ toz kondurtmuyorsam eğer

Çünkü o yılları hatırlarım. * PKK terörüne karşı Kuzey Irak’ta harekât başladığında, 3 ay boyunca geceleri bile arazide yatan 16 generalimizi hatırlarım. * Kahraman bir ordudur...

Çünkü o yılları hatırlarım.

*

PKK terörüne karşı Kuzey Irak’ta harekât başladığında, 3 ay boyunca geceleri bile arazide yatan 16 generalimizi hatırlarım.

*

Kahraman bir ordudur ordumuz...

Dünyanın hiçbir ordusunda, Türk ordusunun generali kadar savaş alanında göğüs göğüse çarpışan general yoktur...

*

İşte öyle bir generalimizi kaybettik önceki gün...

Tümgeneral Aydoğan Aydın...

İşte o dağlarda, bu dağlarda, Kato’da umut kesilen anlarda, umudun kendisi olan, o dağları PKK teröristine dar eden kahramandır.

Yazın adını bir kenara... Hiç unutmayın.

*

Göğsündeki her yıldızı, omzundaki her apoleti bir kahramanlık destanı kazanmış bir subayımızdır...

*

Songül Yakut Yarbayımız, var ya, o mert kadın...

Alçak kumpasçı, en aşağılık iftirasını attığında bile Peygamber ocağına küsmeyen kadındır.

Aslanlar gibi direnip de yeniden yuvasına dönmüştür.

Savaş kadar kutsal, savaş kadar önemli bir görevi yapıyordu.

Aile içi şiddete karşı mücadele ediyordu.

*

Kazada kaybettiğimiz albayımız, binbaşımız, yüzbaşılarımız, üsteğmenimiz, başçavuşlarımız, uzman çavuşumuz...

Aynı gün Diyarbakır’da çatışmada şehit olan üç uzman çavuşumuz...

Hepsi birer kahramandı...

*

Türk ordusu çileli bir ordudur...

Aynı anda çok cephede savaşmıştır.

Bir yandan dışındaki teröristle, bir yandan içindeki düşmanla, onun iftirası, onun kumpası, sırtındaki onun hançeri ile savaşan fedakâr bir ordudur.

*

Bazen bir yerimde bir soru işareti başını uzatsa da...

Bazen içimden küçücük bir “Ama” geçse de...

Bazen dilimin ucuna daha ağır bir kelime gelse de...

*

Atarım yine içime...

Kıyamam kahraman orduma...

Toz konduramam ona...

Kondurtmam da...

KAMU HİZMETİ

SEDAT’A SORDUM: BU UZUN YAZILARIN ÖZETİ NEDİR

SEDAT Ergin günlerdir 15 Temmuz darbe girişimi davalarının dosyalarına daldı.

Bizimki gibi hap tarzı yazılara alışanlar okumakta zorlanabilir.

Onlar adına Sedat’a şu soruyu sordum:

“Bu dosyaları okurken edindiğin izlenim nedir?”

İşte size kısacık bir Sedat Ergin özeti:

*

- “15 Temmuz darbesinden önce de Gülen organizasyonunun ne kadar tehlikeli bir yapı olduğu hususunda bir tereddüdüm yoktu.”

*

- “İncelediğim Balyoz gibi bazı dava dosyalarında yapabilecekleri kötülüğün hiçbir sınırı olmadığını görmüştüm.”

*

- “Ancak 15 Temmuz belgelerini okudukça bu organizasyonun büyüklüğünün tahminlerimin de çok ötesinde olduğunu dehşet içinde anlıyorum.”

*

- “Bu örgütün darbe girişimi öncesinde dev bir ahtapot gibi bütün kollarıyla devletin her bir yanını, her bir taraftan sarmış olduğunu görüyorum.”

*

- “Büyük bir felaketin eşiğinden döndüğümüz aşikâr.”

*

- “Ancak bu örgüt ile mücadele gereğinin meşruiyeti, bugünkü yaygın, hukuk sınırlarını fazlasıyla zorlayan hak ihlallerini, bu yöndeki idari tasarrufları ve yargı pratiklerini haklı gösteremez.”

BEKLERKEN

DENİZ SEKİ İLE YILDIZ TİLBE BİR ARAYA GELİNCE

HAFİFTEN onun hapisten çıkışını kutlamaya başladım.

En sevdiğim şarkısı hep “Üzgünüm Aşkım”...

Öyle kaldı.

Ne zaman dinlesem nedense 2007 yılına dönerim.

Bu şarkıda herkesin bir tarafına, bir mazisine dokunan bir şeyler vardır.

Bir de “Kop Gel Günahlarından...”

Şu lafa bir bakar mısınız...

Söz ve beste Yıldız Tilbe’nin...

İkisi bir araya gelince de...

Ahh... Ah...

Doğduğumdan beri vertigolardan mustarip ruhum hep o sesleri duyar durur...

Yakında “Hoş geldin aramıza Deniz” diyeceğim...

Ne şarkılar bıraktın benim yakın geçmişime...

SİTEM

BU ÜÇ MARAZİ KADINDAN NİYE HİÇ KOPAMIYORUM


YENİ hastalığım Netflix’teki “Sense8” dizisi...

Bu dizide 3 kadın var ki...

Hastasıyım...

*

- İlki, o dizinin “Sun” karakteri...

Koreli, içine kapanık bir dövüş ustası...

Aile içinde yalnız bırakılmış, kendi başına, hiç konuşmayan ama hiç yenilmeyen bir çizgi roman karakteri gibi...

Bae Doona oynuyor...

Dizide onun sahnelerini sabırsızlıkla bekliyorum...

Bir kere, daha bir kere daha seyrediyorum.

Sanki bir manga romanı okuyor gibiyim.

“Kill Bill” filminden beri beni en çok etkileyen karakterlerden biri..

*

- İkinci karakterim Nomi Marks...

O da ameliyatla kadın olmuş bir blogger, bir politik aktivist...

O da sancılı ve yalnız bir kadın...

Jamie Clayton oynuyor...

Var ya... O çıkınca pür dikkat kesiliyorum.

*

- Ve Riley Blue...

Onu da Tuppence Middleton oynuyor...

Baştan sona bir duruş kadını... Hafif “Dead Squad”ın “Harley Quinn”i...

Hafif “Leon” filminde Natalie Portman’ın oynadığı Mathilda’nın iyice büyümüş de biraz küçülmüş hali...

O da marazi bir tip...

*

Dizinin ikinci sezonunu da bitirdim...

Hâlâ bir “Kill Bill” filmi etkisinde gibiyim...

Her bölümden sonra kendi kendime soruyorum.

Allah’ım ben niye böyle hep hayatın kenarındaki karakterlere bağlanıyorum... Nedir beni bu marjinal, marazi kadınlara çeken...

Yoksa kendi marazi yanım mı...

 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Cumhuriyet gazetesinin 100. yıl davetiyesi kimler çağrılmadı? Ertuğrul Özkök yazdı 03 Mayıs 2024 | 2.530 Okunma İlk milli muharip uçağımız KAAN’ın arkasındaki hazin hikaye 02 Mart 2024 | 2.850 Okunma Cem Yılmaz: Artık samimi olun; sizce kahraman mıyım, dayaklık mıyım? 21 Kasım 2023 | 291 Okunma Dün yapay zekâya “Bana Fatih Altaylı gibi cesur bir muhalif yazı yaz" dedim, işte yazısı 12 Kasım 2023 | 1.571 Okunma Dün gece bir de Zekeriya Öz bulsalardı bu sabah nasıl bir Türkiye’ye uyanacaktık? 09 Kasım 2023 | 4.946 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar