Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ergin Yıldızoğlu: ''Tarikatlar çok önemli!''
Tarikat yurtlarında en aşırı korku, “snuff” filmlerini aratmayacak olaylar yaşanıyor. Satırla kafa kesenler, çocuklara tecavüz edenler, kemerle asılarak intihar edenler...
Tarikat yurtlarında en aşırı korku, “snuff” filmlerini aratmayacak olaylar yaşanıyor. Satırla kafa kesenler, çocuklara tecavüz edenler, kemerle asılarak intihar edenler... Aslında yasadışı olan tarikatlar için toplumun yarısına yakını “Kapatalım”, geri kalanın yüzde 90’ı “Çok sıkı denetlenmelidir”, yüzde 81’i “Asla çocuğumu göndermem” diyor.
Halkın bu tutumuna karşılık, kimi siyasiler hemen savunmaya geçiyor: Kapatamayız, “Yüzlerce yıllık geleneğimiz” (Hey! İdam cezası, patriarkal terör, zorla evlendirme de öyle). Savunma çabaları bazen müstehcen biçimler alıyor: “Bir velet öldü diye mi...” Nurcuların yayın organını kutlamayı ihmal etmeyen biri de sessizliğini korumak için “etik” nedenlerin arkasına saklanmaya çalışıyor.
Belli ki tarikatlar çok önemli. Ancak halkın yüzde 80’i büyük kuşkuyla baktığına göre bu önem, kontrol ettikleri oy potansiyelinden kaynaklanmıyor. Bir tarikat yurdunun kurbanı olan Enes Kara’nın ölmeden önce yayımladığı, “Günümü anlatmak istiyorum” sözleriyle başlayan açıklama bize yardımcı olabilir:
“Sabah 6.30 gibi sabah namazı için kalkıyoruz. Sonra okula gidiyorum. 4.30 - 5.30 arasına kadar okuldayım. Zaten 5.00 gibi yemek yeniyor. Sonra akşam namazı var. Ondan sonra bir saat kadar burada bazı kitapları okumak zorundasınız. Ondan sonra yatsı var ve bunları yapınca saat yaklaşık 8.00 oluyor. Psikolojik olarak çok yoruluyorsunuz; zaten tüm gün okuldasınız ve bir de istemeye istemeye bunları yapınca özgürlüğünüz elinizden gitmiş gibi hissediyorsunuz... Gerçekten bir yerden sonra dayanılmıyor. Pazartesileri de burada cemaat dersi var. 8.00’de geliyor cemaat, 10.00’a kadar buradalar ve ona da katılmak zorundasınız. İçinde bulunduğum durumda tüm yaşama umudumu ve sevincimi kaybettim.”