Çantanın esrarı

Sabah gazetesi Yazarı Engin Ardıç’ın bugünkü (29.04.2022)''Çantanın esrarı’’ başlıklı yazısı.

Yok, bu Agatha Christie'nin bilmemkaç numaralı odasının anahtarının esrarı gibi "haybeden" esrar değil.
Göbeklitepe bulgusu, insanlık tarihini en az beş bin yıl geriye attı, biliyorsunuz.
(Göbeklitepe'yi keşfeden Profesör Schmidt'e teşekkür olarak adamın Urfa'daki yazlık evini soyduk.)
Böylece, insanlığın milattan sekiz ila dokuz bin yıl önce de "taşlara kazılı eserler" bıraktığı görüldü. O dönem hiç de sanıldığı gibi "yarı vahşi" değilmiş...
Yazı yok. Ama nesli tükenmiş birtakım hayvanların kabartmaları bile var.
Bunlar, büyük bir tufandan artakalmış insanların çırpınışları olabilir mi? Yıkılmış bir uygarlığın tekne kazıntısı...
Bu monolitlerden yani tek parça taşlardan birinin üstünde bir de "V yakalı adam" figürü var. Kazak gibi bir şey giymiş. Suratı da bir tuhaf zaten.
Günümüzden on bir bin yıl önce V yaka!..
Akıllara hemen "Yoksa bu bir uzaylı tasviri mi?" sorusu geldi tabii.
Yoksa putperestlerin sözde tanrılarından birini mi tasvir ediyor?
(Yoksa ikisi aynı şey midir?) Bu fikir, gene monolitlerde gözlenen "çanta benzeri aygıtla" da destekleniyor.
Sözde tanrılar bunu hep ellerinde tutarlar. Mezopotamya'da çok yaygındır. Hatta Anadolu'da da.
Saplı maplı, bildiğimiz kadın çantası gibi bir şey.
Yere doğru tutarlar. Bir ellerinde hep olur.
Bütün Babil, Asur, Hitit tanrı kabartmalarında görülür.
Mısır'da biraz daha değişik şekline rastlanır: Bir ucu kıvrık bir haç... Buna "ankh" deniyor.

Kudret simgesidir ama ya başka da bir şeyse...
Yani tanrıların "alamet-i farikasıdır"...
Milattan önce üç-beş bin yıllarına özgü sanılıyordu, meğerse çok çok daha gerilere gidermiş...
Bunun ne olabileceğine dair de çeşitli görüşler ortaya atıldı.
"Bir nevi alıcı-verici telsiz cihazı" da olabilirdi, bir tür telefon da, enerji depolayıcı bir tür kondansatör falan da...
Hatta uzaya çıkan astronotlarımızın ellerinde taşıdıkları çantaya da benzeten oldu.
Günümüzden on bir bin yıl, yazının icadından beş bin yıl önce saplı çanta ve V yakalı tünik...
Hiç de öyle geçiştirilecek bir muamma değildir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Utanmıyor musunuz? 01 Nisan 2023 | 3.486 Okunma Dağ nerede, fare nasıl? 31 Mart 2023 | 3.254 Okunma Alafortanfonik gelismeler 30 Mart 2023 | 1.201 Okunma Yoksun oğlum sen 29 Mart 2023 | 1.827 Okunma Var biraz da sen oyalan 27 Mart 2023 | 1.155 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar