Hapisteki öğrenciler

Türkiye’de “Adalet istemek” de artık neredeyse suç oldu: Birtakım sanıkların avukatları da, sanıklarla aynı veya benzer suçlamalarla tutuklanıyor... Hiç katılmadığınız ve hatta tamamen...

Türkiye’de “Adalet istemek” de artık neredeyse suç oldu:
Birtakım sanıkların avukatları da, sanıklarla aynı veya benzer suçlamalarla tutuklanıyor...
Hiç katılmadığınız ve hatta tamamen karşı olduğunuz fikirleri ve eylemleri savunanlar için de adalet istediğiniz zaman siz de o fikirleri ya da eylemleri savunmakla suçlanıyor ve linç ediliyorsunuz.
Bir zamanlar “Barış Dernekleri” ve “Barış İsteyenler” Komünistlikle suçlanır ve Askeri Darbe Dönemleri’nde hapse atılıp yargılanırlardı.
Sevgili Ali Sirmen de bu “önyargılı” sözde “yargılamanın” mağdurlarından biridir.
Bugün ise “Barış İstemek” PKK terör örgütü ile ilişkilendirilen bir suç haline getirildi; binden fazla akademisyen bu eylemden dolayı teker teker yargılanıyor ve mahkûm ediliyor.
Bildiri imzalayan 1128 akademisyenden biri olan Yıldız Teknik Üniversitesi eski dekanlarından değerli Prof. Dr. Haldun Gülalp, duruşmada “Beraatımı istiyorum. ‘Yaşasın adalet!’ diyorum” deyince, Mahkeme Başkanı, “Çok iddialı şeyler söylemeyin” diye yanıt veriyor ve Gülalp 1 yıl 3 ay hapis cezası verilip hükmün açıklanması geriye bırakılarak mahkûm ediliyor.
Neredeyse “Adalet istemek” de “Barış istemekle” aynı biçimde bir suç unsuru sayılacak!
Oysa asıl, katılmadığınız ve hatta karşı olduğunuz fikirleri savunanlar ve eylemleri yapanlar için de “Adalet istediğiniz” zaman “Gerçek Adaleti” ve “Hukuk Devleti”ni savunmuş olursunuz.
Çünkü “Adalet istemek”, yargılanan kişinin ne suçsuzluğunu savunmaktır ne de beraatını istemek:
Sadece ve sadece “masumiyet karinesine” ve “usul hukukuna” uygun olarak adil biçimde, esas olarak, genellikle tutuksuz yargılanmasını istemektir.

***

Atasözlerimizden birini anımsayalım:
“İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı.”
Ve onu bu konuya uyarlayalım:
“Kendisi için ve kendisi gibi olanlar
için Adalet istemek, her kişinin kârı...
Herkes için, düşmanı için bile adalet istemek, er kişinin kârı!” (A harfi ince okunur: kâğıt kelimesindeki gibi. Lütfen bu sözümü bir kenara not edin; “Demokrasi” ve “Hukuk Devleti” tartışmalarınızda kullanırsınız.)

*** 

Hapisteki öğrenciler de ayrı bir konu:
İki yıl önceki bilgilere göre bile hapisteki öğrencilerin sayısı korkutuyor!
CHP İstanbul Milletvekili ve İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Gamze Akkuş İlgezdi’nin, sorusuna yanıt veren Adalet Bakanlığı, “2016 yılı sonu itibarıyla Ceza İnfaz Kurumlarında lise ve dengi okullar ile önlisans ve lisans programlarına kayıtlı toplam hükümlü ve tutuklu öğrenci sayısının 36 bin 33, açıköğretim programlarına kayıtlı toplam hükümlü ve tutuklu sayısının ise 33 bin 268” olduğunu, yani toplam mahpus öğrenci sayısının 69 bin 301 olduğunu açıkladı.
Medyada yaklaşık 70 bin öğrencinin hapiste olduğu iddialarına karşılık yeniden bir açıklama yapan Bakanlık yetkilileri, 31 Aralık 2017 itibarıyla toplam 37 bin 266 hükümlü ve tutuklunun, cezaevinde bulundukları sürede ortaokul, lise, üniversite, doktora ve yüksek lisans eğitimi aldığını bildirdi. (Eğitim almayan veya eğitime devam edemeyen öğrenci sayısı???)
2017 tarihinde hapistekilerin sayısı 220 bin dolayındadır. Öğrenci sayısının Bakanlığın bildirdiği gibi 37 bin olduğu düşünülse bile bu, (en muhafazakâr hesaplamayla dahi) hapistekilerin yüzde 17’si gibi inanılmaz bir yüzdenin öğrenci olduğunu gösteriyor.
Bunlara bir de 15 Temmuz 2016 askeri kalkışmasına emirle götürülen 1200 dolayındaki askeri öğrenciyi eklerseniz durumun ne denli vahim olduğunu daha iyi anlarsınız.

*** 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İdam fermanı, 23 Nisan Bayramı ve çocuk istismarı 23 Nisan 2024 | 55 Okunma Adaletsizlikler iktidarı zorluyor 21 Nisan 2024 | 142 Okunma Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024 | 213 Okunma Eğitimin ötesi: Köy Enstitüleri 18 Nisan 2024 | 328 Okunma İç politika aracı olarak savaş 16 Nisan 2024 | 55 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar