Bir Dreyfus’tan onlarca Dreyfus’a: Ülkemizin bitmeyen adalet sorunu

131 yıl önce, 1894’te Fransız ordusunun Yahudi asıllı subayı Alfred Dreyfus’un “Almanya’ya casusluk yaptığı” iddiasıyla haksız yere mahkûm edilmesi, Fransız adalet tarihinde bir dönüm...

131 yıl önce, 1894’te Fransız ordusunun Yahudi asıllı subayı Alfred Dreyfus’un “Almanya’ya casusluk yaptığı” iddiasıyla haksız yere mahkûm edilmesi, Fransız adalet tarihinde bir dönüm noktası oldu. Fransa, bu davayı yalnızca bir utanç vesikası olarak rafa kaldırmadı; aksine, Dreyfus olayı hukuk sisteminin yeniden inşasının katalizörüne dönüştürdü, adalet anlayışını ve yargı yapısını kökten değiştiren bir dönüşüm sürecine girdi.

Dreyfus sadece Fransa için değil çoğu Avrupa ülkesi için de modern hukuk tarihinin vicdan muhasebesi oldu. Sadece yargısal bir hatanın değil, devlet aklının vicdanla çatışmasının da sembolü haline geldiği için Avrupa’nın hukuk sistemleri de Dreyfus’tan paylarına düşeni aldılar. Mahkemelerin bağımsızlığını yitirdiği, delillerin güvenirliğinin tartışmalı olduğu her durumda, dünya kamuoyu Dreyfus’un haksız mahkumiyetini hatırladı; adaletin saptığı her örnek, bir anlamda “yeni bir Dreyfus vakası” olarak anıldı.

Nitekim ülkemizin 3. Cumhurbaşkanımız merhum Celal Bayar, Kayseri Cezaevinde yatarken Yassıada Davası’nın yüzlerce Dreyfus’a bedel olduğunu ama ülkemizden bir Emile Zola çıkmadığını anılarında yazar:

“İftira ve mahkeme...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
HSK neden suskun? 11 Kasım 2025 | 505 Okunma Anayasamız var ama ülkemiz anayasal devlet değil maalesef 08 Kasım 2025 | 99 Okunma Bahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 05 Kasım 2025 | 519 Okunma Bir Dreyfus’tan onlarca Dreyfus’a: Ülkemizin bitmeyen adalet sorunu 04 Kasım 2025 | 285 Okunma Valizini kendi taşıyan Merz’den ülkemize hukuk uyarısı… 01 Kasım 2025 | 442 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar