‘Usul hatası’ kimin hatası?

Bu iktidar, anayasaya bir ay önce geçici 20. maddeyi eklememiş olsa... Hakkında istediği kadar, hakaret davasından kaynaklanmış tazminat kararı olsun. Hiç, bir savcının telefon talimatıyla, bir milletvekilini, bindiği...

Bu iktidar, anayasaya bir ay önce geçici 20. maddeyi eklememiş olsa...
Hakkında istediği kadar, hakaret davasından kaynaklanmış tazminat kararı olsun.
Hiç, bir savcının telefon talimatıyla, bir milletvekilini, bindiği uçaktan indirebileceğine aklınız kesiyor mu?

***

Sadece dört oturum.
İkisi, tekme tokat Anayasa Komisyonu, ikisi de genel kurul; hepi topu dört oturumda halloldu iş, unutmayalım. AKP iktidarının, milletvekili dokunulmazlıklarını, bunca aceleyle kaldırmasının nedenlerinden biri buydu: “Usul hatası” demeyi mümkün kılabilecek bulanık bir zemini el altında hazır tutmak.
Şu ayrı: Fezlekelerin hazırlandıkları
ilk makama gönderilmesi ve istenme
yen vekillerin yargılanmaları, CHP’nin genel başkan düzeyinde destek verdiği anayasa değişikliğinin zaten mukadder bir sonucu. (Yakında, ifadeye gitmeyen HDP milletvekillerinin polis zoruyla götürülüşüne tanık olabiliriz.)
Fakat bir de CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in başına gelen olayda sergilenen “bulanık zemin” var ki, ceza yargılaması kadar kullanışlı bir sopa olacağa benzer. O zemin, fezlekeleri “serbest kalmış” milletvekillerine, bağımsız yargı marifetiyle çeşitli sürprizler hazırlamayı mümkün kılıyor. Ki, Erdem, kısa milletvekilliği geçmişindeki “performansıyla” bu sürprizleri ziyadesiyle hak etmiş (!) bir isim.
Ne demiş mesela, uçaktan indirilmeden bir gece önce HalkTv ekranlarında:
“IŞİD ile AKP arasındaki ilişkiye dairbir rapor hazırlıyorum. Ölmezsem, başıma bir şey gelmezse, raporu birkaç gün içinde açıklayacağım.”
Peki, İstanbul havalimanı katliamının ardından ne demiş Erdem?
İktidarın her kademede güle oynaya köprü açılışı yaptığı o gün, Türkiye’de IŞİD’le ilgili 14 ayrı soruşturma yürütüldüğünü anlatmış sözgelimi. Hem de Meclis kürsüsünden.
Ankara Garı katliamının iddianamesine atıfta bulunarak, saldırının baş şüphelisinin 2011’den bu yana Türkiye’den Suriye’ye 1800 militan taşıdığı bu militanları üçerli dörderli gruplar halinde götürdüğünü, IŞİD’in aleni biçimde dergiler üzerinden propaganda yaptığını aktarmış.
Meclis’te neden bir türlü IŞİD Komisyonu kurulmadığını sorgulamış..

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’nin rüşvet karnesi 02 Kasım 2022 | 364 Okunma Merkez Bankası Hazine ve Maliye’ye mi tabi olacak? 31 Ekim 2022 | 212 Okunma KKM tartışması büyüyor 28 Ekim 2022 | 264 Okunma ‘Muhalif gazetecilere davet’ meselesi 26 Ekim 2022 | 389 Okunma ‘Kanunları kimler yapar’ 24 Ekim 2022 | 226 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar