‘Tehlikenin farkında mısınız?’

İçimizi şaşkınlık, öfke, bulantı karışımı duygularla dolduran haber, GülsevenÖzkan imzasıyla Hürriyet’teydi dün. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Ensar Vakfı...

İçimizi şaşkınlık, öfke, bulantı karışımı duygularla dolduran haber, GülsevenÖzkan imzasıyla Hürriyet’teydi dün. 
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Ensar Vakfı ile “çeşitli eğitim, seminer ve sosyal etkinlikler düzenlenmesine dair” beş yıllık işbirliği protokolü imzalamıştı. 
- Hani, 2010-2015 yılları arasında Karaman şubesindeki görevli öğretmenM.B’nin, toplam 45 çocuğa istismarıyla 508 yıl hapis cezasına çarptırıldığı Ensar. 
- Hani, 2008’de Çorum şubesindeki öğretmen Z.İ’nin iki kız öğrenciye tecavüzsuçlamasıyla Kasım 2016’da 12 yıl 6 ay hapis cezası alarak tutuklandığı Ensar. 
- Hani, Rize Şubesi eski başkanı M.N.G’nin küçük yaştaki iki erkek çocuğacinsel istismar suçlamasıyla 24 yıl 7 ay hapis cezası aldığı Ensar. 
Evet, MEB, bu Ensar ile yaptığı protokole göre, “vakıfla ortaklaşa belirlenen kulüplerin ortaöğretim kurumlarında kurulmasına” imkân tanıyacak. 
Eylül gelip okullar açıldığında Ensar Vakfı, sizin de çocuğunuzun okulunda faaliyet göstermeye başlayabilecek demek bu. 
Hiç lafı dolandırmayacağım: Şu gayet somut, şu içimizi parça parça eden vakalar ışığında Ensar’ın okullara girip eğitim verme ihtimali, çocuklarımız açısından korkmamız gereken bir durumdur. 
Gazeteci olarak da diyorum ki: 
Bu iş, müftülere nikâh izni planından bağımsız değil. 
TBMM’ye giden hükümet tasarısında küçük kız çocuklarını, para uğruna evlatlarının kuma olarak harcanmasına izin veren ailelerin, doğacak bebekleri “yasallaştırılması”nın altyapısı da var çünkü. (Tasarıda “Doğum bildirimi; veli, vasi, kayyım, bunların bulunmaması halinde çocuğun büyükana, büyükbaba veya ergin kardeşleri ya da çocuğu yanında bulunduranlar tarafından yapılacak.”) 
Hepsi bir stratejinin parçaları. 
Evrim ve laiklik müfredattan çıkıyor, cihat giriyor. Selefilik övülüyor. 
Müftülere evlendirme yetkisi veriliyor. 
Kulüp kurma marifetiyle Ensar’a ortaokul ve liselere girme yetkisi veriliyor. 
Bunların hepsi on günde oluyor. 
Cumhuriyet 11 yıl önce uyarmıştı: 
“Tehlikenin farkında mısınız?”

Hangi adalet? 
Kuşku yok, tahliyelerin tek tek, bireysel dünyalar açısından bir karşılığı, anlamı var. Günışığına, deniz kokusuna, yeşile, gülüşlere dostlara yakın olunacağı için. 
Ama işte bu kadar. 
Yoksa mahkeme kararının adalet ile “zerre-i miskal” ilgisi yok. 
Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık Silivri’ye geri döndü. 
Niyeymiş? Deliller toplanmamış. 
Karatma şüphesi varmış. 
Yurtdışından gözaltına alınacağını bilerek ve önceden duyurarak dönen Akın Atalay’ın, kendisinin hakkında da karar olduğunu öğrenince yazıişleri masasından kalkıp Emniyet’e giden Kadri Gürsel’in, Murat Sabuncu’nun Ahmet Şık’ın yani.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’nin rüşvet karnesi 02 Kasım 2022 | 359 Okunma Merkez Bankası Hazine ve Maliye’ye mi tabi olacak? 31 Ekim 2022 | 212 Okunma KKM tartışması büyüyor 28 Ekim 2022 | 262 Okunma ‘Muhalif gazetecilere davet’ meselesi 26 Ekim 2022 | 388 Okunma ‘Kanunları kimler yapar’ 24 Ekim 2022 | 224 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar