Ne şehadet ne kader: Cezasızlık, sömürü, ihmal

Türkiye’de yeterince uzun süre gazetecilik yapmışsanız, insan hayatını bozuk para gibi harcayan kurumsal ihmalleri, çıldırtıcı bir cezasızlık düzeni içinde tekrar tekrar izler, yazar, bazen de...

Türkiye’de yeterince uzun süre gazetecilik yapmışsanız, insan hayatını bozuk para gibi harcayan kurumsal ihmalleri, çıldırtıcı bir cezasızlık düzeni içinde tekrar tekrar izler, yazar, bazen de yaşarsınız.

Cezasızlıkla “ödüllendirilen” kurumsal ihmaller saymakla bitmez. Acil serviste bir sedye üzerinde, 12 saat boyunca görevli uzman doktor görmeden kanamalı olarak tutulan babamı kaybedişimizde olduğu gibi bazen sağlık alanında, kimi zaman grizu patlamasıyla madencilikte, “devasa” bir havalimanı inşaatında, bazen de ilerleyen kronik hastalıklarına rağmen inatla tutuldukları cezaevlerinde son bulan hayatlar şeklinde çıkar karşımıza.

Gerekenler yapılmadığı için gelen ölümler sonrasında, “şehitlik”, “kader” gibi dini sömüren laflar; hürriyetlerine ve maaşlarına zerre zarar gelmeyen güç sahiplerinin ağzında, sahte üzüntü pozları eşliğinde sakız olur.

Herkes farkında oysa: Eğer kurum düzgün yönetilmiş olsa, ihtiyaçları karşılansa, işçiye “ucuz işgücü” diye bakılmasa, Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi’nde 41 cana mal olan patlama olmayabilir, 41 madenci bugün...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’nin rüşvet karnesi 02 Kasım 2022 | 358 Okunma Merkez Bankası Hazine ve Maliye’ye mi tabi olacak? 31 Ekim 2022 | 210 Okunma KKM tartışması büyüyor 28 Ekim 2022 | 260 Okunma ‘Muhalif gazetecilere davet’ meselesi 26 Ekim 2022 | 387 Okunma ‘Kanunları kimler yapar’ 24 Ekim 2022 | 222 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar