Beceriksizliğin faturası

Evinize, dükkânınıza, işletmenize gelen elektriği, eskiden devlet dağıtırdı. Türkiye haritası 21 dağıtım bölgesine bölündü. Dağıtım bir “piyasa” haline getirilip ihalelerle...

Evinize, dükkânınıza, işletmenize gelen elektriği, eskiden devlet dağıtırdı. Türkiye haritası 21 dağıtım bölgesine bölündü. Dağıtım bir “piyasa” haline getirilip ihalelerle özel şirketlere satılırken topluma “Elektrik ucuzlayacak” dendi.
90’ların başında Dünya Bankası’nca kurgulanıp AKP rejimine kısmet olan dağıtım özelleştirmelerinde öykü şöyle anlatıldı:
Elektrik size kadar gelirken, yolda bazı kayıplar oluyor.
Ya da devlet kullanılan elektriğin parasını tahsil edemiyor. Bazen de aleni hırsızlık yapıyor. Bunların tümüne kayıp-kaçak deniyor.
Kayıp-kaçak, üretilen elektrik miktarından sayaçlarda görünen tüketilmiş toplam elektriği çıkardığınızda ortaya çıkan rakam, bir para demek. Dağıtım özelleştirilince şirketler modern yöntemler ve altyapı kullanacağı için tahsilat artacak. Kayıplar azalacak. Kayıp kaçak azaldıkça, elektrik de ucuzlayacak.
İyi hikâye değil mi?

***

Kayıp-kaçak bedelleri elektrik faturalarına doğrudan yansıtılmıyordu.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu da (EPDK) 2010 yılı biterken bir karar aldı.
Dağıtım bölgeleri için 2011-2015 dönemini içeren kayıp kaçak oranlarına hedef koydu. Kamuoyuyla paylaştı. 2011’den itibaren de tarifelere kayıp-kaçak bedelleri de eklenmeye başladı. Gelgelelim, başta Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde faaliyet gösteren dağıtım şirketleri olmak üzere, hemen hiçbir şirket bu hedefi tutturamadı.
Tutturamadıkça, tüketici faturasına yansıttı. Elektrik bedelini tahsil edememek, şirketin kârlılık hedefini doğrudan etkiliyordu. Vatandaş mahkemeye koştu. Yargıtay’ın hem Hukuk Genel Kurulu, hem de 3. Hukuk Dairesi vatandaş lehine kararlar verdi.

***

Özellikle HGK’nin 2014/679 numaralı ve 21 Mayıs 2014 tarihli kararı, son zamanlarda her yerde arar hale geldiğimiz hukuk ve adaletten izler taşıyor ve özetle şöyle diyordu:
√ Elektrik enerjisinin nakli sırasındaki kayıpla başka kişiler tarafından hırsızlanarak kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.
√ Bu hal, parasını her halükârda tahsil eden davacı Kurum’un, çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur.
√ Davacının (şirket) kendi teknik alt ve üstyapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller.
√ Oysa ki elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya aittir.
√ Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’nin rüşvet karnesi 02 Kasım 2022 | 364 Okunma Merkez Bankası Hazine ve Maliye’ye mi tabi olacak? 31 Ekim 2022 | 212 Okunma KKM tartışması büyüyor 28 Ekim 2022 | 264 Okunma ‘Muhalif gazetecilere davet’ meselesi 26 Ekim 2022 | 389 Okunma ‘Kanunları kimler yapar’ 24 Ekim 2022 | 226 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar