Suriye’nin senesi

2017 hiç şüphesiz Suriyelilerin senesi. Geçip gitmekte olduğumuz seneye, kanımca Suriyelilerin İslamofaşizmle gelen barbarlığı mağlup etmesi damgasını vurdu. Zaferin en sembolik görüntüleri, sancılı...

2017 hiç şüphesiz Suriyelilerin senesi. Geçip gitmekte olduğumuz seneye, kanımca Suriyelilerin İslamofaşizmle gelen barbarlığı mağlup etmesi damgasını vurdu. Zaferin en sembolik görüntüleri, sancılı kuşatma senelerinin tersine çevrilmesinin ardından 2016 Aralık sonunda gelen özgürleşmenin yıldönümünde Halep’ten, Humus’tan, Şam’dan gelen Noel ve yeni sene kutlamalarıydı.

***

Batı medyası, siyasal İslam yatırımına dair mağlubiyet sendromunun tezahürü olsa gerek, pek az yer verdi bu görüntülere. Yakılan yıkılan evlerin, dükkânların, restoranlar ve kültür merkezlerinin, kiliselerin onarıldığı, Noel ağaçları altında çocukların neşeyle koşuşturduğu, gönüllü ekiplerin çocuklara hediyeler ve her kesimden ihtiyaç sahiplerine kıyafetler dağıttığı görüntülere fazla itibar etmedi.
Oysa siyasal İslamcıların tek tip dayatmalarına karşılık Suriye’nin seküler idaresi altında her kökenden insanlardan oluşan ezici nüfus çoğunluğu, hayatlarını yeniden tesise çalışıyorlar. Herkesin bildiği hakikat şu: Suriye’de Noel de, yeni bir seneye girmenin coşkusu da yaşanabiliyor, çünkü Batı destekli cihatçılar kaybettiler.
Yeniden birbirlerinin ibadethanelerine gitmeye alışkın olan, dinlerarası evliliklerin garipsenmediği, kendisini salt Müslümanların değil “Suriye’nin başmüftüsü” diye anan, Hıristiyanlardan bir danışmanı bulunan Ahmet Bedreddin’in ayinlere katıldığı bir memleket var. Sorunları bitmemiş olabilir, ama iradeleri ortada. Eskisinden daha iyisini tesis etmenin yollarını aramak için varoluş savaşından alınlarının akıyla çıktılar.

***

Dolayısıyla “Ruslar yaptı, İranlılar yaptı” gibi mazeretlerin son tahlilde hiçbir hükmü de yok. Onlar 2011’den bu yana dünyanın dört yanından dış güçlerin akıttıkları para ve silahlar eşliğinde sınırları kevgire çevrilmiş bir ülkeyi hastalıklı ideolojileri için enkaza çevirenlere karşı, ancak 2013’te, 2015’te devreye girerek direnişe destek verip sonucu etkilediler elbette. Şimdi görünen o ki, 2018’de yine Suriye ordusu eşliğinde bir sonraki hedefleri İdlib’de şeriat idaresi kurmuş El Kaide ve bağlantılı güçler olacak. Rusya Genelkurmay Başkanı Gerasimov, ateşkese şiddetle karşı çıktıklarını belirttiği bu güçler için “Bu durumda yok edilmeliler” diye boş yere konuşmadı.
Ortadoğu’da mütemadiyen “kaş yaparken göz çıkartan” dünyanın büyük gücü ABD ise “IŞİD’le savaş” gerekçesiyle girdiği ve IŞİD’in bir toprak parçasındaki fiziki varlığının artık bitirildiği bölgede uluslararası hukuka aykırı olarak belki bir süre daha kalabilir. Ancak dört bir yandan husumetle çevriliyken bunu sonsuza dek sürdüremeyecekleri de aşikâr.

***

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’de darbe tehdidi 07 Eylül 2018 | 4.985 Okunma Zaharçenko darbesi 05 Eylül 2018 | 4.512 Okunma İdlib’den esen fırtına bulutları 31 Ağustos 2018 | 398 Okunma Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu 29 Ağustos 2018 | 4.834 Okunma Trump’ın medya savaşı 17 Ağustos 2018 | 180 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar