Başkanlık ve muasır medeniyet

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk 1923’te şöyle demiş: “Şimdiye kadar milletimizin başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk...

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk 1923’te şöyle demiş: “Şimdiye kadar milletimizin başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadaracı tecrübeler geçiren milletin bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır.” 
93 sene sonra Türkiye, halkın vekilleri aracılığıyla her türlü denetimini olanaksız kılacak bir “irade teslimine” bir “rejim değişikliğine” zorlanıyor.

***

Memleketin taa Osmanlı döneminde şekillenen parlamenter siyasi geleneğe dayalı sistemi hep kusurlar barındırdı, sancılı dönemlerden geçti. Ancak vatandaşlarının demokrasi mücadelesini imkânlı kılarken, bugün bu elimizden alınmaya çalışılıyor. 
Kriterimiz hakikaten Başbakan Yıldırım’ın sözünü ettiği “muasır medeniyet” ise kıyasımız Batılı gelişmiş demokrasiler olacak elbette. Bunların çoğunda var olan parlamenter sistem her türlü denge denetleme mekanizmasını içerir, demokratik mücadeleye açık zemin yaratır. Demokrasi, uzlaşma kültürü gerektirir, çoğunluğun diktasından demokrasi çıkmaz. Yürütmenin gücünün daha fazla gibi göründüğü başkanlık sistemlerinde de net kuvvetler ayrılığı vardır. Türkiye ise tam aksine zorlanıyor.

***

Dünyada parlamenter sistemden başkanlığa geçmiş örnekleri şöyle bir taradım. Batı’da yok. BBC geçenlerde 20. yüzyılın ikinci yarısında topu topu Sahraaltı Afrikası’ndan üç örnek bulmuş. Üçü de derin hüsran. Ghana, Zimbabve ve Malavi.

***

Ghana, Atlantik kıyısındaki eski Britanya sömürgesi. 1957’de bağımsızlığını kazanmış ilk Sahraaltı ülke. Kabilecilik geleneğini gömmeye çalışan, Pan-Afrikacılığın mucidi Batı eğitimli antropolog başbakan Kwame Nkrumah, 1964’te referandumla ülkesini başkanlık sistemine geçirdi, kendisini ömür boyu başkan kıldı. Muhalefeti yasakladı. Güçlü bir idarenin ekonomik ve sosyal gelişmeyi hızla sağlayacağı iddiasındaydı. 1966’da rivayet o ki Ghana’yı Doğu Bloku’ndan kopartmak isteyen CIA’nın da parmağı olan bir darbe ile devrildi. 1972’de ölüp giderken, askeri ve sivil hükümetlerle onyıllarca kendine gelemeyen ülkesi 1992’de çok partili sisteme geçti.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’de darbe tehdidi 07 Eylül 2018 | 4.985 Okunma Zaharçenko darbesi 05 Eylül 2018 | 4.511 Okunma İdlib’den esen fırtına bulutları 31 Ağustos 2018 | 398 Okunma Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu 29 Ağustos 2018 | 4.834 Okunma Trump’ın medya savaşı 17 Ağustos 2018 | 180 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar