Hayal kurmayı unutmuş bir milletiz

◊ “Kut’ül Amare” adlı yeni projeniz için ne kadar zamandır çalışıyorsunuz?- “Kut’ül Amare” ile ilgili çalışmaya iki yıl önce başladık. Bunun 6-7 ayı kaynakları...

◊ “Kut’ül Amare” adlı yeni projeniz için ne kadar zamandır çalışıyorsunuz?
- “Kut’ül Amare” ile ilgili çalışmaya iki yıl önce başladık. Bunun 6-7 ayı kaynakları okumak, dönemin ruhunu anlamak, I. Dünya Savaşı’na Osmanlı Devleti’nin neden girdiğini algılamak ve Irak’ta neler oldu araştırmalarıyla geçti.

◊ Bütün kaynakları sen mi okuyorsun?
- Ben tarih mezunuyum. Kendi tasarlamadığım hiçbir projeye giremiyorum. Mutlaka ruhen ve vicdanen kendimi hazırlamam gerektiği ile ilgili bir iç konsantrasyonum var. İlk başta tamamen ben okuyorum.
Sonra danışmanları belirliyoruz. Bu sürede yazdığım hikayeyi resmettiriyorum. Sanat yönetmenleri, kostüm tasarımcıları ve diğer senaryo ekipleri ile ortak hayal kuralım ki aynı dili konuşalım. “Diriliş”te de aynısını yaptık “Kut’ül Amare”de de.
Kendi yetiştirdiğim bir asistan ekibim var. 3-4 yıldır yazım grubu olarak birlikte çalışıyoruz.

◊ Kaç asistanın var?
- “Diriliş”te de iki asistanım var “Kut’ül Amare”de de. Biri Atilla Engin diğeri de eşim. “Diriliş”te bütün proje tasarımında eşim bizimle beraberdi. Eşim ilk başta asistan olarak başladı. 10 bölüm asistan olarak devam etti ve sonra onu senaryo ekibine aldım. Müthiş yetenekli. Bu kadarını beklemiyordum. “Kut’ül Amare”nin proje tasarımında da yer aldı. Benim ruhumu tanıyor. İktisatçı olduğu için de senaryonun matematiğini çok iyi çözebiliyor. Sonuçta senaryo hem duygu hem de matematik işi. O anlamda Zeynep Hanım’ın bana çok büyük katkısı oluyor.

◊ Çocuğunuz var mı?
- Evet, 22 aylık. Adı Alparslan. “Diriliş”e başladığımız 2014 yılında, projeyi tasarlarken nişanlandık sonrasında da evlendik. 6 ay boyunca neredeyse her gün 3 saatlik uykuyla durdum. İş tutacak mı tutmayacak mı diye. Bir de sektöre yeni girmiştik. Kimse inanmıyordu böyle bir iş yapacağımıza. İlk bölümünün yayınlandığı 10 Aralık günü sosyal medyada dünya birincisi olduk. Reytinglerde de birinciydik.

◊ İnsanların tepkisi nasıldı?
- Herkes çok şaşırdı. İnsanlar 3-4 gün inanamadı. İyi çalıştık. Ön hazırlığını çok iyi yaptım. Batılılar filmlere nasıl hazırlanıyorsa öyle hazırlandım. “Yüzüklerin Efendisi” ve daha birçok filmin kamera arkasını analiz ettim. İyi bir tarihçinin iyi bir tarihçi olabilmesi için metodolojiyi bilmesi gerekiyor. Ben de tarihçiyim sonuçta. Sadece belgeler yetmiyor.
O belgeleri okuyacak, anlamlandıracak bir disiplini ve metodolojisi olması lazım. Senaryo yazarken bunun faydasını çok gördüm.

◊ Peki yeni dizi projen “Kut’ül Amare” için nasıl bir hazırlık yaptın?
- “Kut’ül Amare”de 9 aylık bir ön hazırlık oldu. Tam çekimlere başlayacakken darbe girişimi oldu. İlk başta film yapacaktık. Ona hazırlanıyorduk. Sonra TRT ile konuştuk. Film yapmaktan vazgeçtik ve diziye döndük.

“DiRiLiŞ”TEN 10 KAT DAHA ZOR BiR PROJE

◊ Sen o dönem Alparslan ve Malazgirt Savaşı’nın hikayesinin hazırlığındaydın diye hatırlıyorum...
- Evet, onun hazırlığı ve senaryosu bitti. Çekimlere yazın başlayacağız. Malazgirt film olacak. Benim denizciliğe merakım var. O yüzden Barbaros Hayrettin Paşa ile ilgili bir dizi tasarlıyoruz. Onun dışında birkaç tane daha hazırlamayı düşündüğüm dönem dizisi var. Mevlana’ya çalıştım. Akıncılar’ı dizi yapacağız. İnşallah bunların hepsi hayata geçecek.

◊ Belgesel de yapmıştın.
- “Diriliş” niye bu kadar başarılı oldu çünkü bir belgesel yaptım ve bir filmin nasıl kötü yapıldığını gördüm.

◊ Belgeselin adı neydi?
- “Ustalar”. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlatmıştım. Kötü değildi ama iyi de değildi. Dönemin en büyük bütçeli belgesellerinden biriydi. Orada çok şeyi analiz etme fırsatım oldu. Mesela at binmeyi bilen bir ekip geldi. “At binmeyi biliyorlar” dendi. Ama attan düştü biri ve hem atın hem de oyuncunun ayağı kırıldı. Sonra dedim ki, Batı bu işi nasıl yapıyor?
Oturdum bunu düşündüm. Her oyuncunun bir atı olması fikri orada çıktı. Sanat grubu çadır ve keçe atölyesi bulamadı.
Ben bir iş nasıl yapılır, bunun metodolojisini o belgeselde öğrendim. “Diriliş” o yüzden tık tık yürüdü. Ama “Kut’ül Amare”, “Diriliş”ten 10 kat daha zor bir proje.

◊ Neden?
- Mayınlı arazi... “Diriliş”te hayal gücümüzle istediğimiz gibi gidebiliyoruz. Ama “Kut’ül Amare”de böyle bir gücümüz yok. Tarihi gerçeklere sadık kalmak zorundayız. Orada hayali bir kahraman çıkardım.

◊ Kimdir kahraman?
- Mehmet isimli bir karakter. 1914’lü yıllar... Osmancık taburu kuruluyor. Mehmet de o tabura dahil olup gönüllü olarak cephede savaşmak istiyor. Tabura girmek için seçmeleri kazanıyor. Her şey yolunda giderken İngiliz istihbaratçı geliyor. Ortalık karışıyor.

◊ Mehmet karakterini hangi oyuncu canlandıracak?
- İsmail Ege Şaşmaz... Dizinin kadrosunda Kaan Taşaner, Serdar Gökhan, İlker Aksum gibi ünlü oyuncu arkadaşlarımız da var.

◊ Ne zaman motor diyeceksiniz?
- Geçtiğimiz pazartesi motor dedik. Set devam ediyor. İstanbul çekimleri var. Onları gerçek mekanlarda çekeceğiz. Sultanahmet Meydanı’na set kuracağız.
Şu ana kadar Türkiye’de yapılmış en büyük bütçeli işlerden biri olacak. Kazakistan’dan aksiyon ekipleri getirdik. At satın aldık. Sandıklar, tüfekler, çadırlar... 300’e yakın çadır yapıldı.

◊ Dizi ekonomisi bunu kaldırabilecek mi?
- Yapımcı olarak, Kayserili de olduğum için bunu sadece dizi olarak düşünmedim.
I. Dünya Savaşı ile ilgili belgeseller yapacağım. Hayalimde 2-3 tane film projesi var. Onları da bu setten çıkarmayı planlıyorum. Bu hazırladığımız “Kut’ül Amare”den Barbaros da çıkar.

◊ “Diriliş” yurtdışına da satıldı. Belki bunu da satarsınız...
- “Diriliş” 1 milyara yakın insan tarafından takip edildi. Ortadoğu, Endonezya, Orta Asya ve Balkanlarda yayınlanıyor. Bizim kendi medeniyet coğrafyamız “Diriliş”i çok yakından takip ediyor.
Bizim yapacağımız ikinci bir işi herkes bekliyordu. Biz de o yüzden “Kut’ül Amare” de kaliteli olsun diye gece gündüz çalıştık.

Tarihi işler yapmak konusunda mahirleştik

◊ İki büyük işi de TRT’ye yapıyorsunuz. Neden özel kanallara bir proje yapmadınız?
- “Diriliş” de “Kut’ül Amare” de TRT’den bana geldi. Çok titiz olduğum için aynı anda 3-4 projeyi yapamam. Senaryoyu ve projeyi ben tasarladığım için zaman yetmiyor. Özel kanallarla da görüşüyoruz. İlerleyen zamanlarda onlar için de projeler yapacağız.

◊ Onlara da yine tarihi diziler mi yapacaksın?
- Tarihçi olduğum için tarihi dizilerden devam etmek istiyorum. Bir tane günümüz işi tasarladım. 12 gün Kazdağları’na gittim. Beynimi toparladım ve bir proje hayal ettim. Ama tarih konusunda bir boş alan var ve bizim de burada gücümüz var.

◊ Sizden önce “Muhteşem Yüzyıl”la başladı bu süreç aslında. Şimdi Kanal D, “Fatih” dizisini hazırlıyor. Bu işlerle ilgili ne düşünüyorsun?
- Yapılan her dönem işine saygım var. Çünkü dönem işinin ne kadar meşakkatli olduğunu ancak dönem işi yapanlar bilir. O yüzden yapan herkesi kutluyorum. Çünkü muazzam bir tarihsel zenginliğimiz var. Ama sadece kendi tarihimiz de değil. Benim Sümerler ile ilgili de bir hayalim var. Bu coğrafyada sadece biz yaşamadık. Parayı Lidyalılar buldu, yazıyı Sümerler. Asurlular benim de memleketim olan Kayseri’de ticari koloniyi kurdular. Onların da hikayelerine odaklanmamız gerekiyor. Hem Kayseri hem de Sümerlerle ilgili çalışıyoruz. Sümer tarihi ile ilgili ders alıyorum.

◊ Türk dizi ve sinema sektörü tarihi işler yapmak konusunda mahirleşti mi?
- Bence mahirleşti. Ama Türkiye’nin en büyük problemi yeteneklerinin farkında olmaması. Düşünsene 120-130 dakikaya mecbur ediyorlar ve düşük bütçelerle al yap diyorlar. Başarısız olunca da ‘başarısız’ diye sırtımıza yafta vuruyorlar. Türkiye’de dizi süreleri kısalır ve bütçeler düzgün hale gelirse dünyada çapında iş yapacak projeler çıkabilir.
“Game of Thrones” yılda 7 bölüm çekiyor. Bölüm başı 15 milyon dolar bütçesi var. Haksız rekabet. Buna rağmen Türk dizi sektöründeki önemli firmalar dizileri dünyaya duyurdu. Türk dizilerini marka haline getirdiler. O yapım firmalarına ket vurmak yerine önleri açmalıyız ki bütün dünyaya Türk dizilerini satabilelim.
Ay Yapım’ın, Timur Savcı’nın ve diğer yapımcı abilerin başarılarını görmezden gelmek olmaz.
Osman Abi (Sınav) anlatmıştı. Kenan İmirzalıoğlu’nun oynadığı “Deli Yürek”in yurtdışına satılması için sembolik 1 dolar istemiş. 1 dolara Kırgızistan ve Kazakistan’a “Deli Yürek”i göndermiş. Muazzam bir başarı. Altyapı yok, bütçe yok, yetişmiş eleman sayısı çok az ama buna rağmen Türk dizi sektörü başarılı oldu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Var mısınız sosyal medya temizliğine 02 Mayıs 2020 | 431 Okunma 1 Haziran’da açılacaksa, 3 Temmuz’da kapansın 01 Mayıs 2020 | 266 Okunma Virüsün iyi yanı 30 Nisan 2020 | 198 Okunma Müdavim hareketi 29 Nisan 2020 | 224 Okunma Marvel’in müzikleri 28 Nisan 2020 | 161 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar