Zamanın ruhu: Piyasa ve iktisat politikaları...

Bölgesel-küresel dengelerin hızla değiştiği bir zaman diliminde basmakalıp bazı sözcükleri çok sık tekrar etmek sizin yolunuzu tam anlamıyla dosta-düşmana anlatmaz. Böyle dönemlerde ülkelerin...

Bölgesel-küresel dengelerin hızla değiştiği bir zaman diliminde basmakalıp bazı sözcükleri çok sık tekrar etmek sizin yolunuzu tam anlamıyla dosta-düşmana anlatmaz. Böyle dönemlerde ülkelerin iktisadi-politika arayışları, hem yeni olası dengelere göre hem de kendi özgün tarihsel sorunları kapsamında öne çıkar.
 
Örneğin 1929 büyük krizi öncesi ve sonrasında ülkelerin krizi aşma ve kendilerine yeni bir yol bulma çabaları çok kayda değer bir deneyimdir. 
O dönemde de iktisat biliminin yaygın kabulü; “ Piyasa mekanizmasının gerek ulusal düzeyde gerek uluslararası düzeyde kendiliğinden çalışmasını ve uyum yapmasını engelleyen bütün kurumsal rijidliklerin kaldırılması yönündeydi. Örneğin ulusal düzeyde fiyatların düşmesi halinde ücretler de düşmelidir. İşgücü piyasalarında ücretlerin düşmesini engelleyen kurumlar bulunmamalıdır. Uluslararası düzeyde, her ulus kendi üretimini diğer ülkelerin rekabetine karşı koruyucu tedbirler almamalıdır. Bu dengeci yaklaşımın bir başka şekilde ifadesi, ekonomik çöküntüye (depression) mani olmak için ekonomik yükselmeye (boom) mani olmanın gerektiği ya da göreli dengenin kurulması şeklindedir.” (Tekeli ve İlkin; S:19, 2009)

Piyasa derken... 

Ancak altın standardının geçerli olduğu bir dünyada bile bu tür kendiliğinden piyasa dengesi mümkün değildi nitekim olmadığı için de İngiltere altın standardından vazgeçmek zorunda kaldı. Yani liberal iktisatçıların çok güvendikleri piyasa mekanizması çalışmadı ve dünya yeni bir paylaşım savaşı ile krizi aşmak zorunda kaldı. Çünkü, o zaman da, şimdiki tartışmaların benzeri vardı; 1930’larda gümrük duvarlarının hızlı yükselişi krizi daha da derinleştirecek bir dinamik olarak öne çıkmıştı zaten. Liberal ekonominin temsilcisi İngiltere, 1930’da Keynes’in başkanlığında toplanan bütün komisyonlarda ithalatın kontrolünü ve gümrüklerin yükseltilmesini öneriyordu. Böylece küresel ticaret hacmi hızla düştü ve ülkeler maliye politikalarında da radikal daralmaya gittiler, yani herkes hep birlikte “piyasanın” canına okuyarak küresel bir deflasyonu dolayısıyla küresel savaşı davet etti.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekonominin geleceğini simgeler anlatır! 31 Ekim 2018 | 5.210 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2) 25 Ekim 2018 | 5.322 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... 24 Ekim 2018 | 4.575 Okunma Sorunlar, tespitler ve çözümler... 18 Ekim 2018 | 5.617 Okunma Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir? 17 Ekim 2018 | 3.768 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar