Piyasayı Ponzilerden temizlemek!

Dünyada refah-demokrasi, hem kriz dinamiklerine hem de sistem içindeki Ponzi ( sistem dışı-kalpazan) yapılara verilen mücadelelerle kazanılmıştır. ABD tarihi bu konuda- 2008 krizi dahil- çarpıcı örneklerle doludur....

Dünyada refah-demokrasi, hem kriz dinamiklerine hem de sistem içindeki Ponzi ( sistem dışı-kalpazan) yapılara verilen mücadelelerle kazanılmıştır. ABD tarihi bu konuda- 2008 krizi dahil- çarpıcı örneklerle doludur. Ancak 1929 krizi ve kriz sonrası dönem çok önemlidir.  

1929 Büyük Buhranı patlak verdiğinde Amerika Birleşik Devletleri’nin başında ülkenin 31. başkanı Cumhuriyetçi Herbert Hoover bulunuyordu. Hoover, kriz karşısında sistemin kendiliğinden eski yoluna oturacağını sanıyordu. Ama kriz yalnızca finansal sistemle sınırlı kalmadı reel alanları da sararak derinleşti ve Hoover’in de çaresizliği ortaya çıktı. Böylece 1929 Büyük Buhranı ve sonrasında yaşanan küçüklü büyüklü birçok olay Hoover’ı bitirirken, Roosevelt’i iktidara taşıdı. Roosevelt’in New Deal (Yeni Düzen) politikası ise hiç şüphesiz hem Amerika Birleşik Devletleri hem de krizden etkilenen diğer tüm dünya ülkeleri için adeta bir can simidi haline dönüştü. Ekonomide çarkların yeniden dönmesine imkan sağlamayı hedefleyen ve hemen her konuda devlet harcamalarını ön plana çıkartan New Deal politikası, ABD ekonomisinin yeniden yapılanmasına ve kendine gelmesine imkan sağlamıştır. Ancak New-Deal’ın pek anlatılmayan ama özünü oluşturan bir diğer yanı da, sistem dışına çıkan kriminal ekonomik yapılarla sistemik mücadelesi idi. 

Piyasa dostu kurum ve yasalar 

Roosevelt’in Keynesyen ekonomi politikaları, 1935’ten itibaren, daha önce hazırlığı yapılan ve çıkarılan yeni yasalar ve kurumlar sayesinde uygulandı. Örneğin, finansal sistemi ve bankacılık sistemini düzenleyen genel planlama yasaları ve buna bağlı düzenleyici kurumlar oluşturulurken, rekabeti sağlayacak, emek piyasalarını düzenleyecek ve işsizliği önleyecek denetleyici yasa ve kurumlar inşa edildi. Aslında burada paradoksal bir durum vardı. Bir yandan devlet ekonomiyi düzenleyip istihdam yaratıyor öte yandan tekellerle mücadele ederek rekabetin önünü açıyordu. Dolayısıyla Keynes’in o dönem için yazdıklarına da, Başkan Roosevelt’in new-deal politikalarına da yalnız devletçi politikalar diyemeyiz. Bunlar, çok yönlü krizden çıkış ve yenilenme politikaları olarak tarihe geçti. Bilinenin aksine, new-deal dönemi suç örgütlerini, kara para aklayıcılarını, yasa dışı kazancı sistem içinden ayıklayan bir dönemdir ve bu anlamda devletçi değil gerçek anlamda piyasacıdır. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekonominin geleceğini simgeler anlatır! 31 Ekim 2018 | 5.210 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2) 25 Ekim 2018 | 5.322 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... 24 Ekim 2018 | 4.575 Okunma Sorunlar, tespitler ve çözümler... 18 Ekim 2018 | 5.617 Okunma Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir? 17 Ekim 2018 | 3.765 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar