28 Şubat zihniyetinin iki örneği

Bizim ülkemizde sözde Kemalistler, Batı medeniyetine taparlar ve İslam medeniyet tarihimize aşağılayarak bakarlar. Kendi kimliğimize ve kültürümüze düşman olup bir de utanmadan ulusalcılık edebiyatı yaparlar....

Bizim ülkemizde sözde Kemalistler, Batı medeniyetine taparlar ve İslam medeniyet tarihimize aşağılayarak bakarlar. Kendi kimliğimize ve kültürümüze düşman olup bir de utanmadan ulusalcılık edebiyatı yaparlar. İşte 28 Şubat zihniyeti tam olarak böyledir. 28 Şubat’ın askerî darbe olmadığını ve normal meşru bir olay olduğunu söyleme cüretini göstermiş General Ahmet Yavuz işte tam bu 28 Şubat zihniyetindeki generallerden biridir. Sözde Balyoz mağduruyum diye geziyor Ahmet Yavuz ama kafasının Çevik Bir zihniyetinden hiç farkı yok. Kendi milletinin İslami değerlerine düşman olan hiç kimse gerçek anlamda milliyetçi olamaz bu ülkede. Kültürümüzün özü olan dinimizi dışlayarak yapılan ulusalcılık mankurt bir ideolojidir.
Öte yandan kendine Kemalist diyen bu tipler Batı medeniyeti standartlarının ne olduğunu da zerre bilmezler. Batı’nın en önemli standartlarından biri geçmişte yaşanmış acıların inkâr edilmemesi gerçeğidir. Acıların inkâr edilmemesini bazı Batı ülkeleri kanunen de suç kabul eder. Yani bir Alman general çıkıp, “6 milyon Yahudi ölmedi, 1 milyon öldü. Üstelik gaz odaları da yok zaten” diyemez. Eğer derse derhâl hakkında soruşturma açılır ve “medeni ölü” hâline gelir. Asla hiçbir televizyona çıkamaz ve medyanın kapıları o kişiye tamamen kapanır. Çünkü geçmişin acılarını inkâr etmek suçtur. Bugün ABD’de de “Bu ülkede zencilere zulmedilmedi” derse biri o kişi aynı şekilde medeni ölü olur.
Bizim ülkemizde de bu standartlar oturmak zorundadır. Bakın benim İsmail Saymaz ile Eylül 2016’ya kadar sorunum yoktu. Çeşitli vesilelerle beni arardı. Ne zamanki bir canlı yayında hayret verici biçimde “Türkiye’de dindarlara zulmedilmemiştir” diye yalan söyledi, benim için orada film koptu. Saymaz çok açıkça geçmişin somut acılarını inkâr suçu işliyordu. Hemen kendisinin özür dilemesi gerektiğiyle ilgili Tweetler attım. O baştan sona yalan olan ifadeleri ve dindarlara büyük saygısızlık içeren tavrını sürdürdü. Ulusalcıların ilgisi Saymaz’ı sarhoş etmişti. Çünkü bu kesim, dindarlara ve muhafazakâr milliyetçilere vurdukça coşuyordu. Şimdi da Saymaz’ın kankası general Ahmet Yavuz aynı şekilde sosyal medya gazıyla sarhoş olmuş ve dindar subaylara geçmişte hiç zulmedilmediği yalanını söylüyor. 
Çok açık söylüyorum Türkiye’de hiç kimse “Bu ülkede dindarlar zulüm görmedi” diyerek “TSK’da başörtülü kadınlar hep özgür oldu” diyerek kara propaganda yapamaz. Eskiden TSK’da başörtülü şehit annelerini ve eşlerini bile nizamiye kapısından içeri sokmuyorlardı. Başörtülü şehit eşleri orduevlerine giremiyordu. Türban ve başörtüsü ayrımı köhnemiş bir 28 Şubat ayrımıdır. Bu ülkede çok yakın bir zaman önce Sayın Emine Erdoğan başörtüsü yüzünden GATA’ya alınmadı. Düşünün Başbakan Erdoğan’ın eşine bile dönemin TSK’sı bu zulmü yaptı. Nasıl büyük bir yalandır bu, “TSK’da her zaman başörtüsüne saygı varmış.” Anadolu’da böyle tiplere ufak at da civcivler yesin denir. 
General Ahmet Yavuz’un üstelik de mübarek Kurban Bayramı gibi bir dönemde bu cüreti göstermesinde İsmail Saymaz’ın da çok büyük rolü var. Saymaz önce geçmişteki acıları inkâr ederek şu Tweeti attı:
“İktidar yanlısı basında bayram namazı kılan asker fotoğrafları öne çıkarılıyor. Türk ordusunda hiçbir zaman ibadet yasaklanmadı. Yıllardır cuma, bayram ve vakit namazları kılınır. Ramazanda oruç tutanlara kolaylık sağlanır, iftarlık ve sahurluk veriliyor. İlk kez olmuyor.”
Gerçek siyasi görüşü Marksist-Leninist olduğu hâlde ulusalcı-Kemalist görünen ve pazarını genişletmeye çalışan Saymaz tam anlamıyla bir komünist oyunuyla yine kasten dindarları inciten tavra giriyordu. Saymaz tam bir 28 Şubatçı kafaya sahip. Bu kafaya göre TSK’da dindarlara hiç zulüm yapılmamıştı. Baştan sona yalandı bu. Bunun ardından da Ahmet Yavuz gaza gelerek tam 28 Şubat zihniyetiyle o kepaze Tweeti attı. 
Madem Batı standartları istiyorsunuz o zaman Batı’da “Yahudiler hiç zulüm görmedi” diyen adamlar ne duruma düştüyse o pozisyonu kabulleneceksiniz. Batı standartlarına göre ne Saymaz ne de Yavuz anaakım ekranlara çıkabilir. Ahmet Yavuz’un artık CNN Türk, Habertürk vs gibi kanallara çıkması hayaldir. 
 
 
Karakter analizi 

Fuat Uğur 24 Haziran’dan sonra Muharrem İnce’nin seçim gecesi nerede olduğuyla ilgili bir yazı yazdı. İnce öyle saçma bir tepki verdi ki, ağzını bozdu. Ülkeyi yönetmeye talip birinin ağzına yakışmayacak sözler çıktı.
Birkaç gün önce Uğur’a benzer tepkiyi Sinan Oğan verdi. Fuat Uğur’un son derece kibar bir dille yazılmış yazısına “Lan oğlum”, “FETÖ’yü yalıyordun” gibi son derece yakışıksız Tweetlerle tepki verdi Oğan. Oysa bu bilgiler doğru değil diyebilirdi. 
Siyasetçi en basit eleştiride böyle cevap verirse o kişiden ülkeye fayda gelmez. Kaldı ki siyasetçi eleştiriyi hazmedecek. Eğer Sinan Oğan, Fuat Uğur’un yazdıklarının doğru olmadığını düşünüyorsa, mahkemeye gidebilir ve hakkını arayabilir. 
Ama Sinan Oğan’ın öfke kontrolü olduğu anlaşılıyor. Nereden mi biliyoruz? 3 Mart 2017’de Habertürk TV’de yayınlanan bir programda kendisi hakkında edilen bazı sözler için cevap hakkı verilmedi diye kızdı ve şu Tweetleri attı: 
“Sizin yandaşlığınıza, habercilik anlayışınıza tükürmek bile fazla. Sizi Allah’a havale ediyorum. Sizin yaptınız yargısız infazdır. Gücü özgürlüğünde demeyin, gücü yalakalığında deyin. Yazıklar olsun! Ciner Grubu olarak AKP'den ihale alıp bize karşı yargısız infaza susmanızı bu millet unutmayacak! Artık Türk milleti sizin sloganınızı HaberturkTV Gücü Yalakalığında olarak değiştirecektir. Biliyoruz patronunuz işini kaybetmesin diye talimat almışsınız konuk alamıyorsunuz. Hakaret ettirmek nedir?”
Bu sözleri sarf eden Sinan Oğan daha sonra Habertürk TV’ye sürekli çıkmaya başladı. Bu konuda Ogan’ın takındığı tavrı okuyucu ve izleyicilere bırakıyorum. 
Ayrıca Suriyeliler konusunda Sinan Oğan’ı ben de ırkçı buluyorum. 3 Mart 2017’de attığı şu Tweet skandaldır: “Sahillerde Türk kadınlarını dikizleyen Suriyelileri burada beslemeye mecbur muyum?” Aynı Sinan Oğan’ın geçtiğimiz temmuz ayında Tarsus'ta Suriyelilerin bir eczaneye saldırdığını ileri sürdüğü yalanı başka bir skandaldır. Daha çok şey yazılabilir ama uzatmanın gereği yok.
Sinan Oğan’ın özeleştiri yapmasında fayda var. Yoksa attığı bu Tweetlerle ırkçılık üzerine yapışır kalır.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Son düzlüğe girerken... 25 Mart 2024 | 3.224 Okunma Gelir dağılımı zenginle fakir arasındaki uçurumu açıyor 31 Ocak 2024 | 21 Okunma AK Parti ve yerel seçimde dikkat edilmesi gerekenler  08 Ocak 2024 | 20 Okunma MOSSAD Amerika’yı Epstein’le mi vurdu?  05 Ocak 2024 | 1.302 Okunma Orta Doğu’da istihbarat üstünlüğü MOSSAD’dan MİT’e geçti 03 Ocak 2024 | 1.642 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar