Cumhuriyetimizin kahraman savcılarının ve hâkimlerinin mücadelesi

2017’nin sonundaki yazılarımda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm kurumlarıyla ortak bir karar aldığını yazmıştım. O DEVLET kararı da bu ülkeye kastedilen 17-25 Aralık darbe teşebbüsü...

2017’nin sonundaki yazılarımda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm kurumlarıyla ortak bir karar aldığını yazmıştım. O DEVLET kararı da bu ülkeye kastedilen 17-25 Aralık darbe teşebbüsü sürecinden 15 Temmuz ihanetine kadar bu süreçte FETÖ’yü en ufak destekleyen hiç kimseye acınmayacağı ve herkesin muhakkak bedel ödeyeceği kararıydı. 17-25 Aralık’tan sonra FETÖ tezlerini savunmuş ve yazmış herkesin hukuken suçlu olduğu malum. Türk Ceza Kanunumuza göre FETÖ üyesi olmamakla beraber FETÖ’ye yardım ve yataklık suçu işlediler. Elbette bu suçu işleyenlerin hepsine adım adım sıra geliyor. Şu an “Ben kurtuldum. Beni artık almazlar” diyen 17-25 destekçilerinin hepsinin de kapısı bir sabah Alpaslan Kuytul’da olduğu gibi çalınacak. Şu an ne yalakalık yaparlarsa yapsınlar bu kaderden kurtulamayacaklar. Bu hem hukukun gereği hem de bir DEVLET kararıdır. “17-25 darbesinden önce Gülen aleyhine şu kadar konuştum” sözlerinin hiçbir anlamı yoktur. O sözler DEVLET nezdinde çöptür. Mühim olan 17-25 sonrası Türkiye saldırıya uğrarken nerede durdunuz? Eğer FETÖ’nün yanında durduysanız muhakkak bedelini ödeyeceksiniz.
İşte bakın geçenlerde Sözcü’nün anlı şanlı yazarları da FETÖ’ye yardım ve yataklıktan şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında yazarlar Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Saygı Öztürk ve Necati Doğru haklarındaki iddialar çerçevesinde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesine gelerek soruşturma savcısına ifade verdi. Haklarında FETÖ’ye yardım ettikleri iddiasıyla soruşturma açılan 4 yazar 17-25 Aralık kumpası sürecinde ve ‪15 Temmuz darbe girişimi öncesi-sonrasında skandal yazılara imza atmıştı. Şu bilinmeli ki hiç kimsenin dokunulmazlığı yoktur. Sözcü davasında ben Gökmen Ulu ve Mediha Olgun’a haksızlık edildiğini düşündüğüm için o şekilde ifade verdim. Yoksa Sözcü’nün 17-25 sürecinde FETÖ’nün gizli yayın organı olduğu iddiası ciddi bir hadisedir. 29 Ekim 2015’te bile Emin Çölaşan’ın “Şimdi cemaati savunmanın zamanı” diye suç içeren bir yazı kaleme alması örgütsel bağ olmadan mümkün müdür? Burak Akbay’ın yurt dışına kaçması da masum bir olay değildir. Bu konuda başta Sayın İrfan Fidan olmak üzere savcılarımıza desteğimiz tamdır. Gerekirse mahkemeye yine gelir yine ifade veririz.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Son düzlüğe girerken... 25 Mart 2024 | 3.235 Okunma Gelir dağılımı zenginle fakir arasındaki uçurumu açıyor 31 Ocak 2024 | 23 Okunma AK Parti ve yerel seçimde dikkat edilmesi gerekenler  08 Ocak 2024 | 21 Okunma MOSSAD Amerika’yı Epstein’le mi vurdu?  05 Ocak 2024 | 1.306 Okunma Orta Doğu’da istihbarat üstünlüğü MOSSAD’dan MİT’e geçti 03 Ocak 2024 | 1.644 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar