Çare üretmiyorlar linç kampanyası açıyorlar

YENİ ÖĞRENDİMÖnceki gün bu köşede Afrin operasyonundaki ilk şehidimiz Musa Özalkan’ın maaş ve ikramiyesine bir borcundan ötürü haciz konduğunu bunun büyük tepki yarattığını...

YENİ ÖĞRENDİM

Önceki gün bu köşede Afrin operasyonundaki ilk şehidimiz Musa Özalkan’ın maaş ve ikramiyesine bir borcundan ötürü haciz konduğunu bunun büyük tepki yarattığını yazmış ve “Bu durumlarla karşılaşılmaması için devletin şehitlerin resmi borçlarını üstlenmeleri gerektiğini” yazmıştım. Sözcü Gazetesi’nin dünkü manşetinden öğrendim ki; meğer benim bu yazımdan bir buçuk yıl önce MHP milletvekili Mehmet Parsak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir kanun teklifi vererek “Terörle mücadelede ölen ya da yaralanan görevlilerin borçlarını devlet ödesin” demiş. Şehit edebiyatına çok düşkün olan ve şehitlerin yakınlarına her türlü kolaylığın sağlandığını söyleyen AKP iktidarı o günden bu yana kılını bile kıpırdatmamış. Oysa görüldüğü gibi aklın yolu bir. Elbette bir şehidin bir borcu varsa daha toprağa verilmeden alacaklıların bunun peşine düşmesi ahlaki ve vicdani değildir. Bu davranış pek çok kişinin yüreğini dağlar. Ancak konunun bir linç kampanyasına dönüştürülmesi de çok yanlış. Olayın duyulmasından bu yana gerek alacaklı karı koca gerekse avukatları çok yoğun bir hakaret saldırısı altında. Hatta bu saldırılar fiiliyata da dönüştü sonunda ve avukatın bürosu yakılmak istendi, camları kırıldı, her şey talan edildi.  Hepimiz insanız ve hepimizin bir de özel hayatı var. Bu hayatımızda borçlanabiliriz de. Bir kişinin şehit ya da gazi olması borçlu olmadığı ya da borcunun alacaklılar tarafından silineceği anlamına gelmez. Kimsenin bir alacaklıya “Şehitten alacağını neden istiyorsun” deme hakkı yoktur. Hele bu kişileri “hain” sınıfına sokup aleyhlerinden linç kampanyaları açmak, fiili saldırılarda bulunmaksa olacak şey değildir. Ancak şunu da belirtmek zorundayım ki, vatan uğruna ölen birinin borcunun peşine düşmek bizde olduğu gibi başka ülkelerde de toplum için rahatsızlık unsuru olabilir. Ama bunun çözümü “alacağını isteme” veya “alacağını niye istiyorsun” biçiminde kampanyalarla değil, kanun düzenlemeleriyle olabilir. Yazımda bunu dile getirmiştim. Benim önerimin milletvekilleri tarafından görülüp değerlendirmeye alınmasına gerek bile yokmuş aslında. Çünkü dediğim gibi Mehmet Parsak bu teklifi çoktan yapmış. AKP’liler bir buçuk yıldır neden bu konuya el atmadılar bilemem. Ama işte şimdi tam sırası. İster Parsak’ın teklifini gündeme getirin ister daha kapsamlı bir yasa teklifini siz hazırlayın, ama bu sorunu mutlaka çözün. Öyle sanıyorum ki Musa Özalkan’a yapılanı onun ilk şehit olması nedeniyle duyduk. Kim bilir şehit olup da ailelerine borç yükü bırakan nice kahramanımız vardır. Bundan sonra da olabilir ve ailelerden bir ses duyamazsak asla öğrenemeyiz. Oysa bir kanun çıkarılırsa böyle bir rahatsızlık yaratan vakaları hiç yaşamayız. Hem şehidin onuru korunmuş olur hem de alacaklı kim olursa olsun hakkı yenmemiş olur. Son olarak Mehmetçik Vakfı’na da bir çift sözüm var. İnsanların vatan sevgileri, ordusuna olan güveni sayesinde ayakta duruyor ve şehit-gazi ailelerine yardımlar yapabiliyor bu güzide vakfımız. Ama bu vakıf yöneticileri şehit Musa Özalkan’ın alacaklılarının yaptığı bağışı reddetti. Bunu da çok önemli bir iş yapmış gibi açıkladı. Oysa buna hakkı yok. Alacaklı aile beklemedikleri bir tepki görünce yaptıklarından pişman olmuş ve kendilerini affettirmeye çalışıyor besbelli. Mehmetçik Vakfı bu tür sığ popülizme kapılmayacak kadar büyük ve güçlü bir vakıftır.

DEDİKODU

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası’na gitmesi, kimi tahrik ediyor? 01 Temmuz 2020 | 3.187 Okunma Toplumsal tepki balonu patladı 30 Haziran 2020 | 3.008 Okunma Şimdi AKP de mi “terör örgütü yandaşı” oldu? 29 Haziran 2020 | 6.208 Okunma Yeni bir kumpas ifşaatı 26 Haziran 2020 | 4.156 Okunma Bu nasıl bir oyundur? 25 Haziran 2020 | 3.696 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar