Ya arka cam rezistansları?

Beslediğim sokak hayvanları arasında kapkara bir kedi var. Bıyıkları bile simsiyah. Gözleri dahi Galatasaray'ın golcüsü Gomis'e benzemekte. Adını Gece koydum. İnanılmaz zeki. Unutmadan dişi olduğunu yazayım....

Beslediğim sokak hayvanları arasında kapkara bir kedi var. Bıyıkları bile simsiyah. Gözleri dahi Galatasaray'ın golcüsü Gomis'e benzemekte. Adını Gece koydum. İnanılmaz zeki. Unutmadan dişi olduğunu yazayım. Tüm tepkileri sadık bir köpek gibi. Benimle birlikte tur atıyor. Bu aralar adını değiştirmeyi düşünüyorum. Ne mi koyacağım; "Camfilmi". Çünkü bu konu Türkiye'nin en önemli meselesi haline geldi. İki kan bağlı yakınım, bu konuyla yatıp, kalkıyorlar. Birinin aracında kısmen "karartma" var. Diğeri, hakkını vermek gerekirse "Gece'nin makam otosu". Renginin siyah olması bir yana, ışık sızmıyor. Tüm camlar "Karartma Geceleri" filmi. Benim yakıştırmam "tam cezalık". Sanırım bu otoyu iyi niyetli Sanayi ve Ticaret Bakanı Faruk Özlü bile kurtaramaz. Dilerim bu iş TEOG'a dönüşmeden en hafif şekilde sonuçlandırılır.Dikkatten kaçanAraç filmi konusunu işlemek bir yerde eğlenceli olabilir. Ancak dikkatlerden kaçanı Dr. Yalçın Güzelhan'ın uyarısıyla yakaladık. Filmleri söktürmeye gidiyor. Ustaların söyledikleri aynen şöyle:"Pek çok otoda olduğu gibi, sizin arka camınız da orijinal renkli. Fabrika çıkışı böyle. Bir de önemli sorun var. Bu camlarda ısıtma rezistansları mevcut. Camı komple çıkartmamız gerekiyor. Yeniden monte edildiğinde ise çoğunlukla rezistanslar arızalanıyor".Dr. Güzelhan'ın söylediklerini araştırdım. Bire bir doğru. Oto sahibine çıkan yüklü faturayı da atlamayalım. Hadi bakalım problemi çıkaran İçişleri dahil üç sorumlu bakan buna çözüm bulsunlar. Bir konuda da mal beyanında bulunayım. Kendime ait değil otomobil, bisikletim bile yok. Ayrıca olsa ne yazar. Pedal çevirmekten acizim. Demek ki, bu işlerden hiç bir çıkarım mevcut değil.***Sarraf'ta acabalar8 Kasım'da ne yazdığımı hatırlayın:"Rıza Sarraf'ın -Zarraf- mahkemeye çıkacağı gün yaklaştı. Savcıyla anlaştığı ayyuka çıktı. Yargıç karşısında -sanık- olarak değil -itirafçı- olarak konuşacağı iddia edilmekte. İşte böylesi gelişmede ortalık hayli karışır. Para kutuları, pahalı saatler yeniden gündeme gelir. 30 yıl içeride kalmayı göze alamayacak birinin istenenleri söylemesi güçlü ihtimal.Bu durumda -Rıza'nın itirafları- bomba gibi patlar. Tam da seçim arifesinde. İpin ucu nerelere kadar uzanır, şimdiden hesaplamaya başlayın. -Ucuz kurtulma sözü verildi- ya da -Hayır verilmedi- polemiğini de unutmayalım."Bunları dillendirdiğimin üstünden daha bir hafta geçmeden meydana gelen gelişmeleri izliyorsunuz. Önce Rıza'nın avukatından açıklama geldi; "Müvekkilimden haber alamıyorum. Bağlantım kesildi." Yani birileri bu irtibatı sonlandırdı. Özellikle yapıldığı ortada. Demek ki Rıza'yı itirafçılığa zorlama hız kazandı. Dışişleri Bakanlığımızın Washington Büyükelçiliği aracılığıyla bilgi istemesine ise yuvarlak laflarla karşılık verildi.Tahminim doğru çıkarsa, bir dönem üstü kapatılanlar tekrar gündeme oturacak. Hem de daha ağır şekilde. Bu da kesinlikle seçim sandığını etkiler. Hükümetin, dillendirmekten kaçındığı gelişmeler pahalıya patlayabilir. Ne diyelim; "Her şey kapalı kapılar ardında". Oysa, dört bakan zamanında hâkim önüne çıkarılsa şimdi bu sıkıntı yaşanmayacaktı.***Bir uyarıOnca tartışma programı izliyorum. Yüzlerce katılımcıyı dinliyorum. Aralarından birkaçı beni rahatsız ediyor. Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu liste başı. Söyledikleri kendi fikirleri. Katılmasam dahi onu bağlar. Beni sinirlendiren, karşıt görüşlülere tavrı. Kendisi konuşuyor da konuşuyor. Ters görüştekiler söz alınca, bu rektör hemen susturma çabasına geçiyor. "Yaa" ile başlıyor "kees"e kadar götürüyor. Son örneği eski Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'te verdi. Sakin adamı delirtecekti. Hayatı askeri eğitim kuruluşlarında geçmiş Prof. Dr. Hacısalihoğlu'nu daha medeni olmaya davet ediyorum!***Sadıkoğlu'ndan üç romanHer ne kadar "hızlı okuma kursu" gördümse de son yıllarda kitap bitirmekte zorluk çekiyorum. Buna rağmen aynı yazarın üç romanını tamamlayabildim. Bu işi aralıklarla sürdürdüm. "Geceye Bir Güneş Çizdim", "Diriliş" ve "Kerb-ü Bela"ya kendi adıma tam roman diyemedim. Üçü de yarı belgesel. Özellikle Kerb-ü Bela -ilk cildi- Kerbela olayını müthiş anlatıyor. Her üç kitap da Karina Yayınevi etiketi taşımakta.Yazar Muhammed Rıdvan Sadıkoğlu bir öğretmen. Eğitimin her dalında görev alması artılarından. 2005 yılında Türkiye'de "Yılın Öğretmeni" ödülünü aldı. Dramatik olan bundan iki sene sonra çok sevdiği mesleğinden uzaklaştırılması. Önerim, Sadıkoğlu'nun her kitabının mutlaka okunması.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İzin 20 Kasım 2020 | 189 Okunma Bağırmayın!.. 19 Kasım 2020 | 345 Okunma Harekatlar 18 Kasım 2020 | 274 Okunma Ayak topu "bizim dünyamız" 17 Kasım 2020 | 131 Okunma Söylemler/çelişkiler 16 Kasım 2020 | 174 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar