Afrin harekâtı... Pentagon da havlu atacak!

ABD'nin bütün kirli tezgâhlarına rağmen Suriye'nin kuzeyinde Fırat Kalkanı'nın Cerablus ve İdlib operasyonlarından sonraki üçüncü aşaması olan Afrin harekâtının startı verildi....

ABD'nin bütün kirli tezgâhlarına rağmen Suriye'nin kuzeyinde Fırat Kalkanı'nın Cerablus ve İdlib operasyonlarından sonraki üçüncü aşaması olan Afrin harekâtının startı verildi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın "Afrin'deki teröristler teslim olmazlarsa orayı da başlarına yıkacağız, bu böyle biline.
Ordu kurduklarını sanan çapulcuları Allah'ın izniyle, bir haftayı bulmaz, nasıl darmadağın edeceğimizi görecekler" dediği sırada TSK, Afrin'deki PYD mevzilerini vuruyordu.
Bu adım, ülkemizin Suriye'deki satrançta tam da şu dönemde yapması gereken hayati bir hamleydi. Çünkü 'yılanla yatağa giren ABD'ye artık bir ders vermenin zamanı gelmişti.
Düşünebiliyor musunuz?
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ABD'de iken Amerikan dışişlerinden bir heyet dün Suriye'nin kuzeyindeki YPG'li teröristlere resmi bir ziyarette bulunuyordu. Akıl alır gibi değil. ABD heyetiyle terör örgütü PYD/PKK arasında kirli pazarlıkların yapıldığı bu ziyaret, diplomatik skandaldan öte Türkiye'ye karşı fiili bir savaş ilanıydı.
Buna bir yanıt verilmeliydi ve verildi de.

***

Bu saatten sonra Suriye mücadelesi daha da kızışacak. Zira her kumpası çöken ABD, artık ne yapacağını şaşırmış halde.
Unutmayalım ki, ABD'nin Suriye iç savaşındaki en önemli hedefi Türkiye'yi yeniden vesayet altına almaktı.
Ancak hevesleri kursaklarında kaldı.
CIA hem Türkiye'de hem Suriye'de çuvalladı. Bu hezimetten sonra ipleri ele alan Pentagon, CIA'nın Suriye operasyonlarını Temmuz 2017'de sona erdirdi.
CIA'yı devreden çıkaran generaller, Beyaz Saray'a da hükmetmenin sarhoşluğuyla Türkiye'ye karşı buldukları her kozu devreye soktu ancak hiç biri sonuç vermedi.
Şimdi Kandil ile kol kola girerek 'terör koridoru ve sözde ordu' projeleriyle ülkemizi kuşatmaya çalışan Pentagon, bu kirli senaryosunu dünyaya 'Amerika'nın DEAŞ sonrası yeni Suriye politikası' diye lanse ediyor.

***

Oysa 'terör koridoru' ülkemiz için sadece askeri bir tehdit değil. Sayın Erdoğan'ın işaret ettiği gibi bu kirli senaryo Türkiye için aynı zamanda etnik ve mezhebi açıdan jeo-kültürel bir tehlikedir de.
Bu bağlamda konvansiyonel güvenlik önlemleri yanında sosyo-kültürel savunma stratejileri de devreye sokulmalıdır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İran nereden ve nasıl saldıracak? 14 Nisan 2024 | 96 Okunma Gazze’nin üç atlısı 11 Nisan 2024 | 84 Okunma Yahudi sorunundan ‘İsrailfobya’ya doğru 07 Nisan 2024 | 68 Okunma ABD, İsrail’de rejim değişikliği mi istiyor! 04 Nisan 2024 | 352 Okunma Ulusal ve küresel siyasette ‘İstanbul faktörü’ 31 Mart 2024 | 74 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar