Sükûta doğru

Her şeyi sözlere indirgemek konusunda bir ısrarımız var. Bu, kapılıp gittiğimiz ve geri dönemediğimiz bir zihinsel alışkanlığa dönüştü giderek. Sözlerin ifade gücü olduğunu elbet...

Her şeyi sözlere indirgemek konusunda bir ısrarımız var. Bu, kapılıp gittiğimiz ve geri dönemediğimiz bir zihinsel alışkanlığa dönüştü giderek. Sözlerin ifade gücü olduğunu elbet inkâr edemeyiz; ancak ifade edilenleri sınırladıkları da bir gerçek... Bazen insanın kendi içinde, bazen iki insan arasında ya da bazen hayatın kıyısında köşesinde, beklenmedik anlarda öyle şeyler olur ki orada sözlerin ortaya atılması değil, aksine geri çekilmesi gerekir. Sözleri susturmadan aslıyla duyamaz, derinliğine işitemeyiz.

Sözlerin dört duvarı arasına kendimizi hapsediyor, anlamın sonsuz akışına kendimizi bırakamıyoruz.

“Söz”ün insandaki tecellisi büyüktür. Daha büyük tecelli ise tesellidedir. Nedir bizi teselli edecek olan?

Bir dünya rengimiz var. Bir neşemiz, bir yazgımız var. Dünyada bir Allah’ımız, ölümümüz ve sonrasında dümdüz yürüyeceğimiz bir sırat köprümüz var.

Bizimle en çok sessizliğin diliyle konuşuyor Tanrı. Sessizliği duyamayacaksak şarkı neye yarar?

Sessizliğin derin akışına kendimizi bırakmayacak, dahası kalbimize dönemeyeceksek, neye yarar sızımız? Çığlık o zaman neye yarar?...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sükûta doğru 19 Mart 2023 | 54 Okunma ‘Yaşam denen uykudan uyanmasını bilen yar ola’ 12 Mart 2023 | 113 Okunma Hikâyemizi ararız 05 Mart 2023 | 106 Okunma Tedirginliğimiz ölümden değil 26 Şubat 2023 | 92 Okunma Dünya gurbeti 19 Şubat 2023 | 206 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar