İçimiz hasret ülkesi
Başlamanın güzelliğine, bitişin şükrüne. Yaşamın kolları arasında, bağrına basılmayı beklerken incinen kalbimize…Her şey sürükler insanı. Susuzluk, yol’suzluk, izsizlik...
Başlamanın güzelliğine, bitişin şükrüne. Yaşamın kolları arasında, bağrına basılmayı beklerken incinen kalbimize…
Her şey sürükler insanı. Susuzluk, yol’suzluk, izsizlik, kimsesizlik… Yaşamdan değil, yaşayamamaktan şikâyet ederiz.
Kahır, sabır, kaçışlar, kalışlar, çiçekler hepsi yerli yerinde. Yerini beğenmeyen arzularımız ve bakışlarımız.
Bakmak, yaralar. İnsanı yaralayan şey belki de onu hiçleşmekten koruyor. Çünkü bakmaya cesaret etmemiş olmak insanın kendi hakikatine uzak düşmesi bir anlamda.
Yaralanmayı göze almadığımız, görmeye can atmadığımız dünya neye yarar ki!
Bakmak ne kadar yaralayıcı olursa olsun, bakmanın güzelliğinde biraz da “son kez” olması vardır. Bir tekrarı daha var zannettiğimiz hiçbir şey aynı büyüyle belirmez gözlerimizde.