Sarıyla lacivertten turuncu çıkmaz
Teslimiyet insanın gözlerini de mi kör ediyor? Hesapsız bağlılık aklın önüne perde mi indiriyor? Cumartesi günü İstanbul Barosu’nun toplantısında konuşmacıydım. Konu FETÖ dönemi yargısıydı...
Ben; sanığı, tanığı, izleyicisiydim. Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Casusluk kumpaslarıyla başladı. Aziz Yıldırım’ın daha gözaltındayken polis kamerasıyla önden, yandan çekilmiş fotoğraflarının nasıl sızdırıldığını anlattım. Cüppeli Ahmet’in özel hayatının, hatta yatak odası görüntülerinin servis edilmesi sürpriz miydi? Ya aslında MİT’e çalışan Öcalan’ın avukatının Kalaşnikoflu pozunun F tipi savcılar tarafından gazetecilere dağıtılması? Fenerbahçeli değilim, İsmailağa’dan değilim, HDP’li veya MİT’çi değilim. Ama “değilimler” benimle aynı yerde durmayanlara kurulan tezgâhları anlatmama engel değil. İşte ben konuşurken meğer telefonum çalıyormuş. Fenerbahçe ağacının toprağın derinliklerine, dallarının göğün maviliklerine uzandığını görmeyen kimi arkadaşlarım şikâyetçiydi. Çünkü Emre Belözoğlu Fenerbahçe’ye transfer oluyordu. Biz ise eleştirerek taş koyuyorduk.
Ne garip…