Bu dincilerin ahlakı mahlakı yok
Siz de aynı ikilemi yaşıyor musunuz? Yolda avuç açmış bir yoksul görüyorsunuz. Elinizi cebinize atmak mı doğru, yoksa kayıtsız kalmak mı?
Siz de aynı ikilemi yaşıyor musunuz? Yolda avuç açmış bir yoksul görüyorsunuz. Elinizi cebinize atmak mı doğru, yoksa kayıtsız kalmak mı?
Öyle ya Cumhurbaşkanı “sadaka bizim kültürümüzde var” dediği halde zabıtalar her gün onları topluyor. Devlet görevlileri de “para vermeyin” diye uyarıyor.
Eğer vicdanınızın sesini dinleyip cebinizdeki paranın yarısını uzatıyorsanız işte bu ahlaktır. Yok, tam geçerken “Allah rızası için” sözünü duyup elinizi cebinize atıyorsanız bu da inançtır. Tüm dinler “güzel ahlak” vaaz ederler. İnancını çıkarlardan arındırmayı başarmış insanlar hem ahlaklı hem de dindar olmayı becerebilirler. Ama konu din üzerinden örgütlenen, inançları siyasete meze yapan “dinciler” olunca, din ahlaksızlığın aracı haline mi geliyor dersiniz?
Öyle ya, son dönemde adı tarikat ya da parti olsun, din örgütlenmelerinden konu açılınca neyi tartışıyoruz? Menzil şeyhinin kaçak Mercedes’ini, Cübbeli’nin duayla açtığı dolandırıcılık devremülkünü, belediyelerdeki rant işlerini... Farkında mısınız, ahlak ile dinci yapılar ne kadar ayrı yerde duruyor.
Nakşibendi hocaların banka oyunu
Geçen yıl şubat ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan Brezilya’ya gidecekti. Ancak ziyaret son anda iptal oldu. Eğer gitseydi önüne 35 milyon dolarlık bir dosya da konacaktı. Zira tarikatın ve dolandırıcılık suçlamasının aynı anda konuşulduğu bu hikâye, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.