Türkiye, neyin olmayacağını gördü mü?

Yüksek perdeden konuşmak, sürekli bağırmak, herkese ayar vermek işe yaramadı. Türkiye’den zayıf ülkelere tepeden bakıp ABD ve Rusya söz konusu olunca sürekli geri adım atmak itibarımızı sarstı.

Siyasette, diplomaside, iş yaşamında, özel hayatta neyin olacağını görmek, olabileceğini öngörmek kadar, neyin olmayacağını bilmek de önemlidir. Hatta bazı durumlarda daha önemlidir. Karar alırken, eldeki seçenekleri tartarken işleri kolaylaştırır. Yanlış seçenekleri, en başından elemeyi sağlar. Zaman kazandırır. Doğruyu bulmayı kolaylaştırır.

İktidarın, uzun yıllar Kıbrıs’ta yanlış siyaset izledikten, KKTC’de yanlış isimleri destekledikten, Annan Planı’nı sahiplenerek büyük hata yaptıktan sonra, adada iki devletli çözümü kabul etmesi, belli ki neyin olmayacağını geç de olsa görmesiyle ilgili. Yeterli mi? Değil. Akdeniz’deki yalnızlığı aşmak, hasım cepheyi yarmak, müttefiklerin sayısını çoğaltmak da şart. Dış politikayı, bu alanda sonuç almak için değil, iç siyasette kullanmak için yapmaktan vazgeçmek de lazım. Çünkü bu yaklaşım hem iç siyasette raf ömrünü tüketti hem dış siyasette inandırıcı, etkili, caydırıcı, sonuç alıcı olmadı hiç.

Diplomatik yolların tümü denendikten ve sonuç alınamadıktan sonra, en son seçenek olarak devreye giren askeri gücü, hep ilk seçenek olarak cepheye sürmek, umulanı vermedi. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Muhalefet ve değişimin yönü 14 Haziran 2023 | 430 Okunma İktidar ve anayasa değişikliği 10 Haziran 2023 | 247 Okunma Mehmet Şimşek’ten kimler, ne bekliyor? 07 Haziran 2023 | 2.400 Okunma Yeni CHP, başkalaşan CHP, dönüşen CHP 03 Haziran 2023 | 551 Okunma Seçmenle inatlaşmak 31 Mayıs 2023 | 1.091 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar