Korona günlükleri

Sabah... Saat yedi buçuk. Pencereden dışarı baktım. Yağmur… Bitip tükenmek bilmeyen yağmur. Gökyüzü griden siyaha sonra yeniden griye uzanıyor... Yataktan kalksam ne olacak? Nereye gideceğim? Kimlerle...

Sabah... Saat yedi buçuk. Pencereden dışarı baktım. Yağmur… Bitip tükenmek bilmeyen yağmur. Gökyüzü griden siyaha sonra yeniden griye uzanıyor...

Yataktan kalksam ne olacak? Nereye gideceğim? Kimlerle buluşacağım?

En iyisi biraz daha yatmak…

Gözümü açtım, sekiz buçuk. Oflaya puflaya kalktım. Yıkandım.

Kahvaltı? Ağzıma bir lokma koymak istemiyorum. En iyisi sade kahve.

Elimde kahveyle pencerenin önüne oturdum. Dışarıda in-cin top oynuyor. Halbuki daha şunun şurasında bir kaç hafta önce bu sokaklar ana-baba günü olurdu. İşe gidenler; alış verişe çıkanlar… Yan taraftaki çocuk parkından billur kahkahalar yükselirdi. Yakan top, saklambaç, elim sende... 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yıl 1876--Türk Tarihi'nin sıkıştırılmış bunalım dosyası! 21 Mayıs 2022 | 669 Okunma Kafası kesilen Türk mühendisler! 14 Mayıs 2022 | 1.790 Okunma İmamoğlu Ekrem Bey Karadeniz gezisinde! 09 Mayıs 2022 | 1.239 Okunma "Bazı arkadaşlar cumhuriyet ilanına darbe der!" 07 Mayıs 2022 | 668 Okunma Her yer karanlık... Pür nur o amcam! 02 Mayıs 2022 | 287 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar