Sadelikten karmaşıklığa-III

Sadelikten karmaşıklığa, giriftleşmeye ve uzmanlık alanlarının doğuşuna açılan yolun altında yatan asıl neden siyasi örgütlenme, yani devletleşmedir. İslam öncesi Arapları, özellikle de Hicaz...

Sadelikten karmaşıklığa, giriftleşmeye ve uzmanlık alanlarının doğuşuna açılan yolun altında yatan asıl neden siyasi örgütlenme, yani devletleşmedir. İslam öncesi Arapları, özellikle de Hicaz bölgesindekiler, daha çok Antik Yunan polislerini (kent devletlerini) andıran otonom ve hayli küçük şehirler içinde yaşamlarını sürdürüyorlardı. Kısacası büyük devletler ya da imparatorluk gibi devasa siyasi yapılanmalar, onların, adeta anarşist, maceracı (ve kısmen de göçebe) yaşamlarına uymuyordu, zaten bu tip örgütlenmeleri de tanımıyorlardı. Hayatları sade bir gelenekçilik üzerine sürüp gidiyordu. Nadiren Ukaz Panayırı gibi kabileler üstü toplantılarda birleşir, şiirler okur ve ardından tekrar masalsı yaşamlarına, kabilelerine geri dönerlerdi. Fakat İslam’ın gelişi ile durum değişmektedir artık; Araplar kabileler arası küçük, dağınık savaşlar yerine, kabileler üstü bir ümmet asabiyesine (dayanışmasına) ulaşırlar. Ardından da bilhassa Roma (Yermük, 636) ve Sasaniler’in (Nihâvend, 642) yenilgiye uğratılması ile siyasi örgütlenmeleri ve elbette kaçınılmaz olarak İslam, şimdi bir imparatorluğa dönüşmektedir. HZ. PEYGAMBER’İN VE SAHABENİN SAĞLADIĞI KOLAYLIK İşte Hz. Muhammed’in ve ardından da sünneti ondan alan Sahâbenin sağladığı kolaylık bu tarihsel çerçeve içinde daha kolay anlaşılabilir. Bu şu demek; inanç ya da akait konusunda bir soru olduğu zaman ilk Müslümanlar doğrudan Hz. Peygamber’e danışıyordu; hukuki anlaşmazlıkları yine Hz. Peygamber bir hakem olarak çözmekteydi; inanç sadece inançtı ve katışıksızdı; ne farklı içtihatlara ne de başka bir kültürün dilinden tercümeye ihtiyaç duyulmuyordu. Hz. Peygamber’in ardından yaklaşık ilk asır boyunca (ki bu dönemlerin İslam tarihinde göreceli olduğu unutulmamalıdır) hayatta kalan Sahâbe, daha sonra onlara tabi olanlar, yani Tâbiîn (684-752) ve sonra da onlara tabi olanlar, yani Tebeu’t-Tâbiîn (796-835) gelmektedir. Önemleri ise sünnetin aslı misali yaşanmasına canlı bir aracı olmalarından kaynaklanmaktadır. Kıs...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha üstündür! 27 Kasım 2023 | 377 Okunma Bir toplumun DNA testi: ENFLASYON... 20 Kasım 2023 | 256 Okunma Bugün ölen adaletti 13 Kasım 2023 | 319 Okunma Ülkeler ahlaksızlıktan çöker! 06 Kasım 2023 | 192 Okunma Ne mutlu Türk’üm diyene! 30 Ekim 2023 | 195 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar