Millilik, milliyetçilik ve milli mutabakat
AKP-MHP ittifakı komisyonu üyelerinin Meclis’teki görüşmelerinin ardından ittifakın adının “Milli Mutabakat Komisyonu” olduğu açıklanmış ve Ak Parti heyeti “MHP ile beraber milli duruşu...
AKP-MHP ittifakı komisyonu üyelerinin Meclis’teki görüşmelerinin ardından ittifakın adının “Milli Mutabakat Komisyonu” olduğu açıklanmış ve Ak Parti heyeti “MHP ile beraber milli duruşu somutlaştırmış olduk” diyerek müşterek paydanın milli duruş olduğunu kamuoyuna duyurmuştur.
Millilik ile milliyetçilik kavramları arasındaki en belirgin ve elverişli ayrım; milli sıfatı bir millete ait olma durumunu ifade ederken; milliyetçilik kavramı bir milletten yana tavır sergileme anlamını taşımaktadır. Böylesi bir tür ve anlam farklılığı ise bizi, bu ittifakın milliyetçi bir ideolojiye sahip olup olmadığı, sahip ise bu milliyetçiliğin ne denli milli olduğu sorusuna götürmektedir.
Millilik ya da milliyetçiliği karşılaştırmadan önce her iki sözcüğün de türemiş olduğu millet kavramının temel unsurundan, yani ortak kültürden bahsetmek gerekir. Milletin oluşmasındaki tüm unsurları (subjektif ve objektif) topladığımızda karşımıza “ortak kültür” çıkmaktadır. Her şeyden önce belirtmek gerekir ki “ortak kültür” kavramı mahiyeti gereği, herhangi bir siyasal zümreye ait olamayacak kadar kapsayıcı bir ifadedir.
İTTİFAK VE OY KAYGISI
Milli duruş; ortak kültür, ortak hedef ve ortak yaşama iradesi kavramları çerçevesinde ele alınmalıdır. Dolayısıyla milli duruş, zümreler arası ittifakta taraf belirleyici ve cepheleştirici bir öge haline getiriliyor ise ortak hedefi temsil etmiyor demektir.
Bu anlamda, bir milletin ortak kültürü milli kültür olarak adlandırılabilir. Dolayısıyla milleti millet yapan kültürün, kendine özgü değer ve unsurlarının olması ve tüm toplumu (milleti) kapsayacak kadar farklılık içermesi gerekmektedir. Ve bu farklılık bir kişiyi dahi dışlamadan, zümreleri millet haline getirecek kadar birlik içermelidir. O halde milli mutabakat tüm vatandaşlar için ortak bir hedef gözetmelidir. Bu hedefler; içinde yaşadığımız toplumun asgari müştereklerinden neşet etmeli, ittifak tarafları oluştururken ihtilaf tarafları oluşturmamalıdır. Hizipçi, bölücü unsurların, ortak yaşama irademize kast eden hainlerin bu anlatılanların dışında kaldığını belirtmekte yarar vardır. Nitekim milli duruş çerçevesinde kullanılacak kapsayıcı dil ve etrafında birleşmemiz gereken ortak hedefler ayrılıkçı unsurların bertaraf edilmesinin yegâne yoludur. Ancak bu unsurların yok edilmesinin yolu oy kaygısı ile halkı kutuplaştırmak değildir. Bilakis bu ayrılıkçı dil hizipçi, bölücü unsurlara filizlenme alanı yaratmaktadır.