İslam tarihinde kırılma noktaları

İslam tarihi, odak noktasını ulemanın oluşturduğu önemli fikri çatışmalara sahne olmuştur.Bu fikri çatışmaların altında güç, ekonomik çıkar ve toplumsal prestij elde etme...

İslam tarihi, odak noktasını ulemanın oluşturduğu önemli fikri çatışmalara sahne olmuştur.
Bu fikri çatışmaların altında güç, ekonomik çıkar ve toplumsal prestij elde etme kaygılarının olduğu iddia edilebilir. Kronolojik olarak, şu üç temel başlık altında özetlenebilirler:
Ulema-Hilafet çatışması
Ulema-Müeddep çatışması
Ulema-Seküler yasalar çatışması
Emevileri yıktıkları 750 yılından itibaren kendi siyasi otoritesini tesis etme gayretindeki Abbasi ailesi, sadece dünyevi /seküler güç iddiasında olmamış, bilhassa Mansur’un (754-775) halifeliği ile birlikte dini alanda da iktidarını perçinlemek istemiştir. (İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin zehirlenerek öldürülmesi bu döneme denk düşer). Abbasi ailesinin bu arzusu Harun Reşit (786-809) ve oğlu Me’mun’un (813-833) iktidarında zirve noktasına ulaşmış, bu dünyevi-uhrevi iktidar (sezaropapizm) hırsı, Me’mun’un halifeliğinin son yılında (engizisyon benzeri) Mihne mahkemeleri halinde somutlaşmıştır.
Buradaki temel çatışma noktası ise Kur’an’ın mahluk (yaratılmış) olup olmadığıdır. Hilafet (ya da Mu’tezile), Kur’an’ın mahluk olduğu iddiasındadır çünkü; eğer öyle ise gereken ve değişen şartlara göre yeniden yorumlanabilir ve yeni içtihatlarla hilafetin dini/siyasi iddialarına uyarlanabilirdi. (Ahmed b. Hanbel’in Me’mun tarafından hapsi ve dövdürülmesi Me’mun zamanındadır).
Köklü bir fıkıh geleneğinin (sahabe, tabi’in, tebe-i tabi’in) temsilcisi olan ulema içinse Kur’an ezelden beridir gayrı mahluktur; haliyle değişmezdir ve ulemanın Kur’an ve sünnet aracılığı ile ortaya koyduğu dini yasalar da (yani fıkıh) sabittir. İşte hilafetin tam da bu noktada ulemaya tabi olması gerekmektedir; çünkü necat/kurtuluş ancak böyle gelecektir. Çatışmanın özü kısaca böyle. Galibi ise sarayda, halktan uzak bir şekilde yaşayan Abbasi ailesi karşısında daima halkla iç içe olan, onu her an manipüle etme mekanizmalarına (hutbe) sahip ulemadır. Kaybeden ise sadece Abbasi sarayı değil, aynı zamanda özgür düşüncedir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha üstündür! 27 Kasım 2023 | 377 Okunma Bir toplumun DNA testi: ENFLASYON... 20 Kasım 2023 | 256 Okunma Bugün ölen adaletti 13 Kasım 2023 | 319 Okunma Ülkeler ahlaksızlıktan çöker! 06 Kasım 2023 | 192 Okunma Ne mutlu Türk’üm diyene! 30 Ekim 2023 | 195 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar