İktidar kavgaları ve mezhepler -IV-
Bu köşede, önce tarikat ve cemaatler, ardından mezhepler üzerine yazdığım peş peşe yazılar, şu soruyu sormayı zorunlu kıldı: İslam’da kilise var mıdır?Kilise derken bir binadan bahsetmiyoruz...
Bu köşede, önce tarikat ve cemaatler, ardından mezhepler üzerine yazdığım peş peşe yazılar, şu soruyu sormayı zorunlu kıldı: İslam’da kilise var mıdır?
Kilise derken bir binadan bahsetmiyoruz elbette… Hristiyanlıkta, “Kilise, Mesih’in bedenidir, Mesih de bu bedenin başıdır; dolayısıyla her yönden her şeyi dolduranın doluluğudur” denilir. Bu durum, kilisede görev yapan ve kiliseden çıkan her şeyi kutsal kılar ve kanonik bir yapı oluşturur.
İslam, vahdet dinidir. Peygamberler dahil hiç kimseyi kutsamadığı gibi, “Her bilenin üstünde daha iyi bir bilen vardır” (Yusuf/76) diyerek, hiyerarşiyi bilgiye dayandırır. Mutlak, tam ve sonsuz bilgi ancak Yüce Allah’ındır. Musevilikte ve Hristiyanlıkta söz konusu olan ruhban sınıfı, İslam’da yoktur. Vaftiz, günah çıkarma, insanları cennetlik ya da cehennemlik ilan etme, dualarda vasıta olma, ahirette şefaatçilik ve tekfir/kafirlikle suçlama reddedilir. Her türlü aracı ve yaklaştırıcı şirk olarak nitelendirilir.