Er kişi niyetine!..
Hayatı ve hadisatı bütünlüklü okumak gerekir. Doğum, yaşam ve ölüm; bu üçlüyü birbirinden ayırmak dengeleri...
Hayatı ve hadisatı bütünlüklü okumak gerekir. Doğum, yaşam ve ölüm; bu üçlüyü birbirinden ayırmak dengeleri altüst edebilir.
Seçimin ardından kim kiminle hükümet kuracak tartışmaları sürerken, Türk siyasetinin en önemli figürlerinden biri olan dokuzuncuCumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i ahrete uğurlayıverdik; Allah rahmet eyleye.
Ölüm suskundur. Ancak çok şeyler söyler bize. Hangi mevkide olursak olalım, ne kadar yaşarsak yaşayalım er geç kendisiyle buluşacağımızı hatırlatır.
Musallada yatan Cumhurbaşkanı da olsa, namazı kıldıracak imam, hiçbir unvanı kullanmadan “er kişi niyetine” deyip tekbir aldığında, insanları eşitleyen tek gerçeğin ölüm olduğunu fark ederiz.
Hz. Ömer’in yüzüğünde “Vaiz olarak ölüm kâfidir” yazdığı söylenir. Muktedirlere, yöneticilere, siyasetçilere ne çok mesaj yüklüdür bu söz. Keşke her yetkili parmağına böyle bir yüzük taksa!
Garip bir çelişki olsa gerek, en yakınlarını eliyle toprağa bırakıp gelen dahi ölümü bir türlü kendisine kondur(a)maz. Bilir ölümlü olduğunu, fakat “hakkal yakin” mesabesinde bir duygu yaşamaz, belki de yaşamak istemez. İşte tam da bu noktada inanç ile iman kavramları birbirlerinin yerine kullanılsa da farklı anlamlar içerdiğini söylemek mümkün.
İnançlı insan çoktur, lakin gerçek iman sahipleri azdır.
İMAN YAŞAMA ÜSLUBUDUR
İnanç, zihni hayatımızı her anlamda etkileyen, davranışlarımıza yön veren en önemli ve fakat en karmaşık olgulardan biridir.