Dinsel düşünme biçimi ve KADIN!
Geçen haftaki “Dinsel düşünme biçimi“ başlıklı yazıma gelen geri bildirimlerden aldığım talep, konunun somutlaştırılmasını gerektirdi.“Kadına bakış“ bu noktada iyi bir...
Geçen haftaki “Dinsel düşünme biçimi“ başlıklı yazıma gelen geri bildirimlerden aldığım talep, konunun somutlaştırılmasını gerektirdi.
“Kadına bakış“ bu noktada iyi bir örnek teşkil edecektir.
Öncelikle bir hususun altını çizmekte fayda var: Egemen olan geçmiş düşünme biçimlerinde -Eski Yunan’da, Roma’da, Pers’te de böyle – insana bakış problemlidir.
İnsana “insan“ olarak değil; erkek olarak, tercihen beyaz ve şehirli ve hatta “asil erkek“ olarak bakılır. Bu durum, tarih boyunca güç, bilgi ve servet elde etme araçlarına erkeklerin egemen olmasını sağlamıştır. Bu belirleyici rolün hala devam ettiğini söylemek mümkün.
Ataerkil anlayışta; erkek, ailede ve toplumda “idare eden, düzen veren“ konumdadır. Bu çerçeve içinde kadının yeri ise, erkekler ya da erkek egemen toplumsal zihniyet tarafından belirlenir. Bu durumda:
Kadın korunmaya muhtaç, eksik varlıktır.
Kimliğini, evlilik ve annelik üzerinden kazanır; bunlara haiz değilse cinsel bir objedir.