Dar kafanın retoriği

Gündemdeki dini tartışmalara tanık oldukça yüreğim sızlıyor. Müslüman zihin, yaşadığı dünyadan ve insanlığın geçirdiği aşamalardan kopuk düşünüyor. Sosyal ve...

Gündemdeki dini tartışmalara tanık oldukça yüreğim sızlıyor. Müslüman zihin, yaşadığı dünyadan ve insanlığın geçirdiği aşamalardan kopuk düşünüyor. Sosyal ve kültürel gerçeklikler bakımından çözümlenmesi gereken hususları, ilahiyatçı-skolastik perspektife boğmak, savunucularını zaman zaman komik hallere de düşürüyor. Oluşmuş müktesebatı dürüstçe tahlil etmekten kaçan Müslüman yazar-çizerlerin, Hz. Peygamber’in bir beşer olduğunu unutarak yaptığı açıklamalarsa (evliliklerinden kılık-kıyafetine kadar) bırakın dış dünyayı, kendi çocuklarını dahi iknadan uzak ve kısır bir döngüden ibaret.

UYGARLIĞI TARİH İÇİNDE OKUMAK

Din, uygarlık evriminin hangi aşamasında, din güncellenebilir mi, hiç güncellenmiş mi, günümüze bir katkısı var mı, Müslümanların son yüzyılda insanlık için ortaya koyduğu ve tartıştığı bir proje oldu mu gibi sorunlarla uğraşan yok. Hiç değişmeyen klişe polemikler bu günlerde, Hz. Peygamber’in evlendiği kadınlar ve erkeklerin dar giysisi üzerinden yürüyor. Diyanetimiz fetvaları yayınladı bile. Bilimsel, kültürel, düşünsel, psikolojik, teknolojik olarak ortaçağda dolaşmaktan kurtulamayan Müslüman düşünürler, XVI. yüzyıldan sonra ortaya pek bir şey koyamamış İslam bilimlerine ve yüksek düşünce-sanat boyutunu çoktan kaybetmiş tasavvuf anlayışına sarılarak günü idare etmeye çalışıyor. Sonuç ortada: Yorgun, çaresiz, siyasette kuklalaşmış ve perişan bir dünya görüntüsü veren Müslümanlar.

SAÇMALIK TEVİL GÖTÜRMEZ

Kültürel bir olguyu günümüze taşıyarak, doğru-yanlış tartışmasını dini bir temel üzerine oturtmaya çalışmak, bunu yaparken de yüz yıllar boyunca mücadele verilen değerleri ve insan haklarını göz ardı etmek işe yaramadı, bundan sonra da yaramayacak. Kaldı ki bu tutum, alternatif bir dünya görüşü konulamayacağının peşinen ilanıdır. Elli yıl öncesinin kültürel kodları dahi tartışılırken; Hz. Peygamber’in evliliklerini, sahabenin yemek tarzını, Arab’ın kılık kıyafetini, töresini din olarak takdim ederek üç-beş kişiyi daha kandırabilirsiniz; lakin neye katkısı olacak? Tam da bu noktada fıkıh, tefsir, kelam, hadis gibi ilahiyat dallarında köklü bir revizyona gitmesi gereken Diyanet’e gözlerimizi çeviriyoruz; uğraştığı konular bunlar mı olmalı? Mitoloji ve menkıbelerle dolu tefsir kitapları ve hadis şerhleri, adeta bir paralel din haline gelmiş tarikat ve cemaatlerin gerçeklikten kopuk ve siyasete göz kırpan söylemleri, sosyal medyada aklı-bilimi dikkate alarak konuşan düşünürlere yönelik saldırılar, Diyanet’in üzerinde durması gereken konular olmalı.

ASIL MESELE

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha üstündür! 27 Kasım 2023 | 377 Okunma Bir toplumun DNA testi: ENFLASYON... 20 Kasım 2023 | 256 Okunma Bugün ölen adaletti 13 Kasım 2023 | 319 Okunma Ülkeler ahlaksızlıktan çöker! 06 Kasım 2023 | 192 Okunma Ne mutlu Türk’üm diyene! 30 Ekim 2023 | 195 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar