Bu da milletin bildirisidir!..
Siz kızamazsınız…Kızmak bizim hakkımız.Şimdi kızdığınız o kişiler, sizi birzamanlar...
Siz kızamazsınız…
Kızmak bizim hakkımız.
Şimdi kızdığınız o kişiler, sizi bir
zamanlar alkışlayanlardı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle hesaplaşmaya kalktınız siz.
Terörün sahiplerine övgüler yağdıra yağdıra.
Bebek katilleri “sayın” oldu, şehitlerimiz “kelle”.
Yıllarca devletin mücadele ettiği isim, müzakere makamına oturtuldu!
İmralı’dan mektuplar okutuldu uzun uzun…
Bakanlar öve öve bitiremediler.
Siz coştukça coştunuz.
Onlar sizi alkışladı.
Kırk yıllık terör örgütü bir anda barış güvercini oldu.
Davulla zurnayla terörist ithal ettik Habur’dan.
Türk devletlerinin sonuncusu olan ulus-devlet “Allah’ın belası!” olurken, devletin akillerinin dilinden peş peşe inciler dökülüyordu!
Kimi bayrağın adı değişsin dedi.
Kimi milletin adı…
“Türk diye bir şey yoktur” derken bir etkili-yetkili profesör; muhtemeldir ecdadın
kemikleri sızlıyordu!
Siz coştukça coştunuz.
Onlar sizi alkışladı.
Hülasa, biz; bu devlet bizim davamız, bu devlet bizim duamız dedikçe;
Siz bu devleti sorguladınız, sorgulattınız.
Hak arayanın başını kesip, başkaldırana paye verdiniz!
Onlar sizi alkışladı, alkışladı, alkışladı…
***
Ancak bizim düsturumuz değildir; devletle ve devletin temsilcileriyle kavga etmek.
Devleti yönetenlerle değil, devleti yönetemeyenlerledir mücadelemiz.
Geleneğin teamülleri çiğnendi, içimiz yandı.
Kurumların altı boşaltıldı, zulüm şaha kalktı.
İçteki ve dıştaki düşmanlar zil takıp oynarken, bizlerin yüreği kan ağladı.
Devleti sahiplenmeyip, devletin içinden devlet çıkarmaya kalkışanlaradır, tavrımız.
Siz kızamazsınız.
Biz kızarız. Çünkü siz vekilsiniz, biz asiliz… Ülkenin kurucu unsuruyuz.
Tarihi değiştirmiş bir milletin, övülmüş bir ordunun son kalesini, oy kaygısıyla
yönetemezsiniz.