Biz bir milletiz diyememek!
Behlül bir gün Harun Reşid ile karşılaşır ve sorar:- Ya Behlül nereden geliyorsun böyle?- Cehennemden geliyorum!- Ne işin vardı...
Behlül bir gün Harun Reşid ile karşılaşır ve sorar:
- Ya Behlül nereden geliyorsun böyle?
- Cehennemden geliyorum!
- Ne işin vardı orada?
- Ateş lazım oldu, cehenneme gidip isteyeyim, dedim. Fakat oradaki görevli bana “Burada ateş yoktur” dedi. Nasıl olur, cehennem ateş yeri değil mi dedim. “Gerçekten burada ateş yoktur. Her gelen ateşini dünyadan getirir” dedi.
Bunu işiten Harun Reşid dehşetle irkildi:
- Ya Behlül, ne yapayım da oraya ateş götürmeyeyim?
Behlül uzaklaşırken şöyle haykırıyordu:
- Adalet! Adalet! Adalet!
…
Cennet gibi dünyayı cehenneme çeviren insanoğlunun, cennet ümidiyle yaşıyor olması ne tuhaf! İrfan geleneğinin sade, yalın, bir o kadar da derin anlatımları insan olana çok şey söylüyor. Evet, adalet ve adaletin aranması, insanca yaşamanın vazgeçilmez koşuludur.
ŞER İTTİFAKLARI
Ülkemiz ateş ortasında, peki bu hale nasıl gelindi?
Bugüne dek yürütülen Suriye başta olmak üzere dış politikanın ve açılım adı altında yürütülen iç politikaların bir yerde patlak vereceği aklıselimle düşünen her kişinin öngörüsüydü.
Hakeza mezhepçi politikaların ve birliği sarsacak garip bir “millet” anlayışının (Türkiye Halkları gibi!) yanlışlığı da.
Görülen o ki ülkemiz üzerinde oynanan oyunları hâlâ görmek istemeyenler var.
İnsanlar milliyetçi olmak zorunda değil elbette, ancak milliyetçi olmanın karşıtlığı vatan hainliği hiç değil.