AKP’nin din dili ve yansımaları!
On üç sene, tek başına iktidarı elinde bulunduran Adalet ve Kalkınma Partisi büyük bir şans yakalamıştı. Ancak, toplumsal...
On üç sene, tek başına iktidarı elinde bulunduran Adalet ve Kalkınma Partisi büyük bir şans yakalamıştı. Ancak, toplumsal birliğin geldiği noktaya bakarak, bu fırsatın nasıl berhava edildiğini görüyoruz. İktidar yapamadıklarından ve yaptığı yanlışlardan sorumludur.
Demokrasi, özgürlükler, insan hakları kavramlarını dilinden düşürmeyen AKP; hukuku yok sayarak, evrensel değerleri göz ardı ederek, hatta vahyin en temel “Allah’ın adını boş yere ağzına almayacaksın” ilkesine aykırı düşerek, muhalif olan kitlelere de kendi anladıkları din üzerinden konum biçerek, toplumu adeta düşman kampları haline getirdi. Hiçbir konu değerler üzerinden konuşulamıyor artık. Muhalefet dahi dilini, gayri ihtiyari bu dile uyarlamak zorunda kalıyor.
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun “Biz eğer Sayın Baykal’ı desteklemiş olsaydık, AKP’nin tabiriyle ’dinsiz bir partinin’ adamını seçtiniz diye bize yükleneceklerdi” ifadesi; CHP’li İhsan Özkes’in, Halaçoğlu’nu “tövbeye” davet etmesi ve fetva kaynaklarına başvurması; hakeza Hürriyet gazetesine röportaj veren MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, gazetenin bastığı fotoğrafta elinde çay bardağı olmasından dolayı oruç tutup tutmadığının sorgulanması ve benzer tüm tartışmalar; siyasi, ahlaki ve dini idrak düzeyimizi ortaya koydu. Belki de şöyle demek gerekir; on yıllardır yapılan din istismarcılığının, ülkeyi, aklıselimden nasıl uzaklaştırdığını gösterdi.
Prof. Halaçoğlu’nun kurduğu cümleye takılanlar esası kaçırıyorlar; CHP’nin nasıl bir parti olduğu değil, konu, neler üzerinden siyaset yapıldığı… Şimdi soralım:
AKP’nin böyle bir iddiada bulunma ihtimali yok muydu?
Bülent Arınç’ın cevabı ne kadar inandırıcı?