Acıların istismarı
Devlet dediğimizde akıllara üç kavram gelir: Nüfus, toprak ve hâkimiyet. Bunlar aynı zamanda devletin şahsiyetini/kişiliğini ortaya koyar.Devlet bir nevi “şahıslar” gibidir; sözler verir, antlaşmalar yapar...
Devlet dediğimizde akıllara üç kavram gelir: Nüfus, toprak ve hâkimiyet. Bunlar aynı zamanda devletin şahsiyetini/kişiliğini ortaya koyar.
Devlet bir nevi “şahıslar” gibidir; sözler verir, antlaşmalar yapar, borçlanır, vs…
Aslında ülkenin tüm kurumlarının adıdır devlet.
Devlet yapılanmasını, ülkenin başına geçen hükümetler ve ortaya koydukları politikaları belirler. Devlet ile hükümet, kalabalık kitleler nezdinde birdir.
Oysaki hükümetler geçici, devlet kalıcıdır.
Bu girişi neden yaptım
Tarih boyunca oluşmuş/kokuşmuş yanlış politikalar veya yaşanmış acılar üzerinden yapılan siyaset hayır getirmez. Dolayısıyla gerek iç, gerek dış politikada acıları taze tutmanın ve sürekli öne sürmenin masumca olduğunu kimse iddia edemez.
Tam da bu noktada önü arkası hesap edilmeden yetkililer tarafından yapılan, devleti ve devletin şahsiyetliliğini zedeleyecek her türlü söz/davranış ve verilen taviz, ülkenin geleceğine dinamit koymak demektir.
Devletlerin tarihinde; çıkışlar inişler, doğrular yanlışlar, dahiler deliler, kahramanlar hainler, vs. var olabilir. Devlet kendi insanına zulmetmiş/haksızlık yapmış da olabilir; peki onaylanabilir mi? Elbette hayır.