Particilik, sağcılık solculuk ve ideolojik körlük

İnsan doğası var mıdır, yok mudur tartışmaları, düşünce tarihinin en kadim tartışmalarından biridir. Din, insanın doğuştan getirdiği özelliklerden bahseder; her insanın fıtrat üzere...

İnsan doğası var mıdır, yok mudur tartışmaları, düşünce tarihinin en kadim tartışmalarından biridir. Din, insanın doğuştan getirdiği özelliklerden bahseder; her insanın fıtrat üzere dünyaya geldiğini, ancak ailesinin, çevresinin, yaşadığı toplumun onu asli halinden uzaklaştırdığını söyler. Burada fıtrat olarak ifade edilen şey, bütün insanlarda var olan temel özelliklerdir.
Konuyu felsefi zeminde tartışanlar arasında “İnsan doğası gereği, iyidir” ya da “İnsan doğası gereği, kötüdür” diyenler vardır. “İnsan insanın kurdudur” sözünün sahibi Hobbes, insanın doğa durumunda, kavga ve çekişme içinde olduğunu söyler. Ona göre, bir otorite tarafından sınırlandırılmayan insan, kendi arzuları ve çıkarları peşinden koşan ve sadece kendini tatmin etmeye çalışan bir varlıktır.
Hobbes’a cevap Rousseau’dan gelir; insan doğası gereği iyidir; bu doğayı başkalaştıran ve olumsuzlaştıran, uygarlıktan kaynaklanan bozuk ilişkilerdir. Toplumsallaşan insanın ahlaksızlaştığını ileri süren RousseauHer şey yaratıcının elinden çıktığında iyidir” der.
Bir diğer yaklaşıma göre, insan önce var olur, sonra kendini tamamlar. Sartre, Heidegger, Camus gibi varoluşçu filozoflar, insanın belirlenmiş bir doğasının olmadığını savunur. Tüm iyi-kötü nitelikleri yaşayarak kazanır ve şu anki doğasını oluşturur.

İNSANIN ARAYIŞI

Bu yazıda, insanın doğasını tartışmak gibi bir niyetim yok. Aynı konuda farklı birkaç düşünceye dikkatlerinizi çekmek istedim. Bu ve benzer tartışmaların faydası, insanoğlunun ahlaki- siyasi-tarihsel var oluşunu anlama çabasındaki araçlar olmalarıdır. İlla bunlardan birini seçip, diğerlerini görmeksizin, körü körüne bunu kabul edeceksin, böyle düşüneceksin, böyle inanacaksın demek ideolojik körlüğü oluşturur. Her türlü siyasi akım ve ideoloji, ilericilik gericilik kavramları, dinin herhangi bir yorumu vs. kişiyi takılıp kaldığı yerden bir adım ileri taşımaz. Elbette kişi tercihini yapabilir ve o zeminde kendi oluşunu gerçekleştirebilir, bir yere ait olmak isteyebilir, tek bir şartla; diğerlerini reddetmeyecektir ve anlamaya çalışacaktır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha üstündür! 27 Kasım 2023 | 374 Okunma Bir toplumun DNA testi: ENFLASYON... 20 Kasım 2023 | 256 Okunma Bugün ölen adaletti 13 Kasım 2023 | 319 Okunma Ülkeler ahlaksızlıktan çöker! 06 Kasım 2023 | 192 Okunma Ne mutlu Türk’üm diyene! 30 Ekim 2023 | 194 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar