Mekan biziz, zaman biz
Gazeteniz kalemiminizin serseriliğine hürmet ediyorsa tamamdır. Serseriliği; dayatılmış düzene karşı çalınmış zihinsel bir ıslığa uyanmak biliyorsanız da tamamdır. O ıslık sizi...
Gazeteniz kalemiminizin serseriliğine hürmet ediyorsa tamamdır. Serseriliği; dayatılmış düzene karşı çalınmış zihinsel bir ıslığa uyanmak biliyorsanız da tamamdır. O ıslık sizi mükemmel sanılandan geri alacak ve ilk elliğe, fıtri düzeninize döndürecektir. Gerisin geriye, en ileriye koşarken akla, mantığa düşüp takılın. Endişelenmeyin. Devam edin. Hep ilk el liğe, kudret elinden “soysuz insan ellerine-belki kendinize” düşmediğiniz başlangıçlara doğru arkanıza bakmadan devam edin.
Yaz geç gelse de, geldi. Tabii sürecini yaşamayan her şey gibi ani ve keskin hissedildi. Halbuki adı üstünde; Temmuz... İklimin bizi şaşırttığı, gelmesi gereken zamanların çok sonrasında geldiği durumlar için diyorum. Her şeyin olağan akışına olan alışkanlığımız, başlangıcı ne kadar da unutturmuş. Kapılıp gitmişiz. Hemen her tabii unsurun tam saatinde mesaisine başlayan, yan çizemeyen birer memur olduğuna çok fazla alışmışız be... Mesela güneşin. Dünya dükkanını açan en birinci esnaf gibi gülümseyerek açılmasına ve dokunduğu her şeyi hayata açmasını nasıl kanıksamışız...Tersi bir durumda birbirimize bakıyor ve vazifesini icra etmiyor diyen ekşi bir yüzle Yüce Amir'e şikayet bildirimi yapacak gibi oluyoruz.
Ne var ki bu mesai değişiklikleri de o vazifeye dahil. Bu şaşırtmacalar. Bu hadi bakalım şimdi ne yapacaksınız, görelim bakalımlar...İlginç bir nedene bağlı olmalı.
Zamanın, mevsimlerin, iklim değişikliklerinin değişmez ve bilinen akışının dışına çıkmış olmasının bilimsel mazeretleri, izahları var. Ve çoğu defa insanın da bilinçsiz tasarruflarıyla insanın mahareti. Kiracı rahat durmuyor yani. Sözleşmesizmiş gibi davranıyor.