Biz Olmadık, Biz Olamadık

Sakin olalım. Üzülmeyelim. Her çağ, biraz öyle biraz böyle. Işıkla karanlığın oyunları bunlar. Bazen ışığın kurbanı insan. Bazen karanlığın telef ettiği…Kitab'a, hikmete...

Sakin olalım. Üzülmeyelim. Her çağ, biraz öyle biraz böyle. Işıkla karanlığın oyunları bunlar. Bazen ışığın kurbanı insan. Bazen karanlığın telef ettiği…

Kitab'a, hikmete yaklaşımımız Kitab'ın öğrettiği gibi değil. Bütün iyilik ve güzellikleri tevhid eden bir Kitab'ın adı altında olabildiğince kötü ve çirkin tartışmalar, kavgalar, tarafgirlikler, kamplaşmalarla iç barışı çok gerilerde bırakıyoruz. Tevhid; bizden ne kadar yüksekte, bizdeki ayrılık ne kadar derinde…

Akla, bilime yaklaşımımız büyük dert ve mesela teknolojiyle tanışmalarımızdaki problemden bile çıkarabiliriz bunu. Tıpkı köyümüze aniden bir velesbitin (bisiklet), derken dört tekerleğin tozutarak girmesindeki ilk şaşkınlık gibi…O “hayret makamsızlığını” hayal edebiliyor musunuz?

Evvelce değindiğim bir hatıradır. Dedem rahmetli, radyoya gavur icadı olarak bakardı. Çoğu dedeler gibi. Şu an torunların gavur icatlarına tapıyor olduğunu görse ne eder bilemiyoruz diyemeyiz. Çünkü bu hareketin başlatanı onlar. Gavur icadı tamlaması herhangi bir hakaret içermiyor. Kendilerini gavur hissedenler alınganlık yapmasınlar lütfen. Hakikaten de genellikle gavur icat ediyor teknolojiyi. Yalan değil. Bizler daha çok  icat ilmihalini yazma kısmında mahiriz. İcat etmenin dinen yasak olmadığın sahih  delilleriyle ispat etme aşamasındayız. Fakat edilen üzerine konuşur da konuşuruz. Yapmayan, yapamayan eleştirir derler ya, o cinsten. -Ol bu alet ü edevat icat edilmeli mi, edilmemeli mi, iyi icat edilmiş mi edilmemiş mi, nihayet günah mı, değil mi, bizi cehenneme götürür mü, götürmez mi- gibi kısımlarıyla meşgul görünürüz. Hem kendi inancımıza, felsefemize göre icat etmez, hem de bu bize göre değil diye ellerin icatlarını eleştirir dururuz. Nasıl bir ahlaktır bu? Anlayabilmiş değilim. Anlayan varsa bana ulaşabilir ve anlatabilirse, anlamak isterim.

 

Dedem rahmetliye dönersek sadece radyo için bile ailemize çok eziyet etmiştir. Şöyle ki gavur icadı diye radyonun alınmasını uzun süre engellemiştir. Ondan gizli eve alınan ve arka odaya gizlenen radyo, uzun süre dilsiz yayın yapmıştır. Neden sonra aile radyo başında enselendiğinde salona, baş köşeye alınan radyo, o günden sonra dedemin biricik aşkı oluvermiştir. Bir dergiye hecelemiştim bunu hatta. Önceleri o kadar kem bakan ve sonra kendini radyoya kaptıran dedemin bu huyu, biz Müslümanların “ilme, fen ve tekniğe” teknolojik gelişmelere bakışımızı özetliyor. Geriye, asla doğru gidersek, akla, akıl yürütmelere, bilimsel bakışa da…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kitap okumak bizi bozar 28 Ağustos 2018 | 4.752 Okunma Senin şarkın ne? Veya türkün? 21 Ağustos 2018 | 3.580 Okunma Vicdan 14 Ağustos 2018 | 3.534 Okunma Yaz ve yazmak 07 Ağustos 2018 | 2.168 Okunma Biraz küselim 31 Temmuz 2018 | 2.275 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar