“Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın”

(Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye nasihati) Genel olarak bir karamsarlık var üzerimizde. Bu karamsarlığı atıp yeni başlangıçlar yapmak, sahip olduklarımızın değerini bilip tecrübelerden faydalanmak gerekiyor. Her...

(Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye nasihati)

Genel olarak bir karamsarlık var üzerimizde. Bu karamsarlığı atıp yeni başlangıçlar yapmak, sahip olduklarımızın değerini bilip tecrübelerden faydalanmak gerekiyor. Her çıkışın illa ki bir inişi, illa ki her inişin de bir çıkışı olacaktır. Aynı kısır tartışmaların içinde debelenip durmaktan kurtulup yeni bir canlanma, misyonumuzu güçlendiren, fedakârlık yapmamızı sağlayacak bir atmosfere ihtiyacımız var. Büyük kitlesel hareketlerden söz etmiyorum, çağın ruhu buna uygun değil zira. Onun yerine Çalıkuşu misali eğitimden ekonomiye can katacak, en ücra yerlerde ders verecek bulunduğu alanda yeni bir ivme kazandıracak kişilere ve böylesine bir canlanmaya ihtiyacımız var. Büyük büyük misyonların, ideolojilerin bugünün insanında bir karşılığı olmadığını görüyoruz. Bize daha hayata dokunan, hayatın olağan akışı içinde değiştirebileceğimiz, yenileyebileceğimiz hedefler lazım.

Doğrusu İstanbul’da çevremizde gördüğümüz karamsarlık Anadolu’da yok. Hayatı ve dünyayı İstanbul- Ankara’dan ibaret saymayan bir bakışa da ihtiyacımız var. Bu hafta hem Antep hem Konya’ya gidince meselelere Anadolu’dan bakmaya ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Bu vesileyle de kuruluş öyküsünü bildiğim ve bir yeniden çıkış hikâyesi olan Müsiad’ın hikâyesini paylaşmak istiyorum.

25. yılında Müsiad’ın kuruluş öyküsünü belgesel olarak yapmıştım. Kuruluşa emeği geçen onlarca kişiyle röportaj yaptım. Orada bu ruhun nasıl yeni bir kalkınış, ekonomik canlanma getirdiğini görmüştüm. Konya’dan Erzurum’a hayatında ilk defa pasaport alan, iş adamlarını dünya fuarlarına götürme hikâyeleri bile başlı başına efsanedir. Bu arada ilk gittikleri fuarın 1992 yılında Moskova’ya olduğunu da söyleyelim.

Müsiad’ın kurucusu ve ilk başkanlarından Erol Yarar o günleri şöyle anlatıyor: “83 yılından sonra Özal ile başlayan özelleştirme hamlesi, teşvikler, yurt dışına açılma.. 1990’larda 70’li yıllarda çok korktuğumuz Sovyetler blokunun, komünizmin çökmesi, liberalleşme hareketi… Bunların hepsinin Türkiye’ye yansımaları oldu. O zaman iş adamalarını bir çatı altıda birleştirme olgusu gündemimize geldi. Erbakan Hoca’nın iş adamlarını bir araya getirme çalışmaları vardı. Sayın Erdoğan’la yaptığımız toplantılar vardı. Bu toplantılar neticesinde yeni ve herkesi kapsayacak bir iş adamaları çatısının kurulmasına karar verildi. Ama kimler bu işi yapacaktı? Biz 4-5 genç iş adamı dünya gerçeklerini bilerek bir araya gedik ve Müsiad’ı kurduk…”

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İstanbul’un geleceği Türkiye’nin geleceği demek 23 Mart 2024 | 192 Okunma Türkiye’yi taşıyacak düşünce kapasitesi nasıl gelişir? 16 Mart 2024 | 155 Okunma Amerika’nın mesajı 09 Mart 2024 | 160 Okunma Her şey yalanmış… 02 Mart 2024 | 224 Okunma Mekânın şerefini içinde oturanlar sağlar 24 Şubat 2024 | 127 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar