Hayatı yüzeyde yaşa-sanal dünyada dip yap!

Canım sıkılıyor… Bu lafı küçük büyük herkeste o kadar çok duyuyoruz ki… Hele de şu bezdirici şekilde uzayan tatillerde… Eskiden insanların fiziksel olarak yaptıkları işleri...

Canım sıkılıyor… Bu lafı küçük büyük herkeste o kadar çok duyuyoruz ki… Hele de şu bezdirici şekilde uzayan tatillerde… Eskiden insanların fiziksel olarak yaptıkları işleri, sorumlulukları daha çoktu. Can sıkıntısına vakit kalmadan hayat bir şekilde geçip giderdi. Şimdi her şey bir düğmenin ucunda. Kolay ve basit! Yorulmadan her işi yapmak ya da yaptırmak mümkün! Tuşlar ya da imkanlar her şeyi hallediyor. Tabii durum böyle olunca ortaya kocaman bir boş zaman çıkıyor. Bu “boş zaman” nasıl dolacak sorusuyla birlikte can sıkıntısı teraneleri de başlıyor.

Kendisini oyalamayı öğrenmeden büyüyor gençler. Ailelerin eğitim stratejilerinin de burada payı büyük. Bir işin yapılma aşamalarından bihaber, hemen elde etmeye alışmış, elindeki telefona odaklı yaşayan bir nesil geliyor. Şu hiç bitmeyen bomboş tatil ayımızda bu nesil herkesin olduğu gibi benim de gözüme daha da battı. Özelikle de gençlerin, ergenlerin sürekli canları sıkılıyor. Aileler de bu durumda onlara iş görev vermek yerine bir etkinlik organizatörü gibi davranıyor, sürekli onlara bir etkinlik, eylem ayarlamaya çalışıyor. Ailelerinin tepesinde onları bizar ederek can sıkıntılarına çözüm bulunmasını bekliyorlar. Boş vakti değerlendirmek konusunda ise sanal alemin tuşları dışında pek de bir arayışları yok. Bir de oyunlar var. Tıkır tıkır işleyen ellerle telefonlarda oynanan oyunlar hiç bitmiyor… Ne topluma ne kendilerine ne de ailelerine faydalı sıfır hayat bilgisiyle yoğrulmuş bomboş geçen vakitler kısaca. Fayda kelimesi de yavaşça literatürden çıkıyor zaten… Bunun karşılığında teşekkür var mı? Elbette hayır! Onların kendilerine bir amaç ve iş bulmaları gerekiyor.

Yakınlarındaki insanlara duyarsız, empati yeteneğini kaybetmeye yüz tutmuş bir gençlik yetişiyor. Kendisi çok önemli amma velakin karşısındakinin halet-i ruhiyesine asla odaklanamıyor. Hayatı yüzeyden yaşayıp gidiyor, sanal dünyada ise dip yapıyor. Kendi öz bakımından tutun da eve sokağa hayata dair birçok konuda cahil ama sanal dünyadan edindiği bilgilerle de çok bilmiş görünüyor. Görmeyip dinlesen çok şey bildiğini düşüneceksin... Hakikatin bilgisinden ve hatta feyzinden uzak; hep canı sıkılan bir nesil geliyor ki evlere şenlik… Bu can sıkıntısına derhal bir çare bulunmalı.

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE EDERKEN AİLE NE YAŞIYOR?

Uyuşturucu toplumun kanayan yarası, gün geçtikçe bu yara daha da açılıyor. Bununla aktif bir şekilde sahada mücadele eden kurum ve kuruluşlara hatta hastanelere ihtiyacımız var. İstanbul’da devlet hastanelerinde uyuşturucu tedavisi için ayrılmış yatak sayısı 200’i bile bulmuyor. Bu alana ayrılmış ihtisaslaşmış özel hastanelerin sayılarının azlığı ya da bilinirliklerinin az olması gibi sebepler pek çok kullanıcı ailesini çaresiz halde bırakıyor. Uyuşturucu kullananlar ise sadece kendilerine değil çevrelerine özellikle de ailelerine çok zarar veriyor. Ailede uyuşturucu kullanan biri ailenin tamamının hayatını etkiliyor. Bayder’de konuştuğum bir anne “Biz ailelerin neler yaşadığını tahmin edemezsiniz, oğlumla birlikte tüm ailemin hayatı allak bullak oldu, iki tane daha evladım var” diye anlatıyor. Kriz anlarında oğlu evdeki her şeyi kırıp döküyor en önemlisi de kendine zarar veriyormuş. “Bu bayramı hastanede acilde geçirdik. Evdeki tüm cam çerçeveleri indirdi” diye anlatıyor. Ve ekliyor. “Ama acilde ne yapılabilir ki? Hastaneye uzun süre yatması gerekiyor. Yatak yok, Amatem gibi yerler çok kalabalık, zor yer bulunuyor…”

Türkiye’de uyuşturucu tedavisi konusunda ihtisaslaşmış hastane eksikliği ciddi bir sorun. Bırakın hastaneyi rehabilitasyon merkezi noksanlığı aileler açısından ciddi bir sorun. Bu durumda uyuşturucu tedavisi denenmeyen ve çevresinde pek çok kişiye hayatı dar eden bir çaresiz vakaya dönüşüyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Mülâhaza etmek 20 Nisan 2024 | 0 Okunma Nükleer silahların gölgesinde 13 Nisan 2024 | 101 Okunma Düşünce tarzını değiştirmek 06 Nisan 2024 | 259 Okunma İsrail ordusunun yabancı askerleri 30 Mart 2024 | 373 Okunma İstanbul’un geleceği Türkiye’nin geleceği demek 23 Mart 2024 | 201 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar