Bakü’den ve Türkiye’den notlar…

Hafta başı Cumhurbaşkanımızın Bakü– Tiflis- Kars demiryolu açılışını yapması  vesilesiyle Bakü’deydim. Trilyon dolarlık bir Çin projesi olan “One Beld One Road” projesinin bir...

Hafta başı Cumhurbaşkanımızın Bakü– Tiflis- Kars demiryolu açılışını yapması  vesilesiyle Bakü’deydim. Trilyon dolarlık bir Çin projesi olan “One Beld One Road” projesinin bir etabının açılışını izledik. İpek Yolunu karadan ve denizden canlandıran bu proje Orta Asya’nın Türkiye aracılığıyla Avrupa’ya bağlanmasına ve canlanmasına vesile olabilir. Temennimiz odur ki demiryolu ağları Türkiye içinde başka limanlarla da bağlantılandırılabilir. Türkiye’de denizyolu taşımacılığındaki en önemli ihtiyaçlardan birisinin demiryolu-liman bağlantılarının güçlendirilmesi olduğunun altını çizerek, bu ticaret koridorunun ülkemiz için çok önemli olduğunu söyleyelim.

Bu vesileyle gazetelerde yer alan haberlerin dışında dikkatimi çeken noktaları yazmak istiyorum.

* En son 2014’de Bakü’ye gitmiştim. Şehri o günden bu yana hızlı biçimde çok değişmiş buldum. Özellikle eski binaların restoresi insanı hayran bırakıyor. Bunun yanı sıra yeni eserlerin de Zaha Hadid ve talebeleri gibi İtalyan ekolünden gelen ünlü mimarlara yaptırılması şehre çok yakışmış. Dubai gibi ülkelerde gördüğümüz pahalı ama birbiriyle uyumsuz bütünselliği ve kimliği olmayan binalarla dolu şehir görüntüsü burada yok. Bakü’nün vitrinini doğrusu çok beğendim.

* Bakü’deki Güzel Sanatlar Müzesi’nin duvarlarında birçok sanatçı heykeli ve resimleri yer alıyor. Bunların arasında tarihin içinden gelen üç kadın şair dikkatimi çekti. Natevan, 19. yüzyılda Heyran Hanım Dünbüli, yine 19.yüzyılda Fatma Hanım Kamina… Bu vesileyle kadın şairlerin ismiyle cismiyle müze duvarlarında yer almasını ve bu coğrafyanın Türk sanatçıları arasında  kaydedilmesini önemli buldum. Tarihte kadınların izlerini, daha doğrusu kayıtlarını bulmak zor oluyor.

* Bakü dönüşü Cumhurbaşkanımızın yaptığı basın toplantısında dikkatimi çeken noktalardan birisi de iki ülkenin tarihindeki ortak noktaları güçlendirme çabasıydı. Bunlardan birincisi Azerbaycan’ın Çanakkale’de şehitler için abide yapacak bir yer istemesi; ikincisi de 2018 yılında Kafkas İslam Ordusu’nun kuruluşu münasebetiyle yapılacak olan anma etkinlikleriydi. “Kafkas İslam Ordusu” ve 1918’de yaşananlar bugünü anlamak açısından da önemli. Doğrusu şimdiki nesillerin orada yaşananlardan haberdar olduklarını bilmiyorum. Ama bu vesileyle tarihin acı da olsa bir parçasına ışık tutmaya, onların hatırlarını yad etmeye ve oradaki tecrübeyi de hatırlamaya vesile olacaktır. Bakü yakınlarındaki ıssız, yılanlar dışında hiçbir canlının yaşamadığı Nargin adasına sürgün edilen ve ölüme terk edilen Türk esirleri meselesi de bu vesileyle tekrar hatırlanır. Belki de tarihin en karanlık dönemlerinden birisine ışık tutulur.

* Bu konuyu detaylarıyla bize anlatan da Bakü’deki kültür ateşemiz İrfan Çiftçi oldu. Çiftçi, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi, ancak altı aydır bölgede görev yapıyor. Doğrusu uzun süredir tanıdığım ve Türk coğrafyaları arasında kültür bağlarını güçlendirmeyi misyon edinmiş bir kişi olarak bildiğim İrfan Çiftçi’nin Bakü’de görev yapmasını çok değerli buldum.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İstanbul’un geleceği Türkiye’nin geleceği demek 23 Mart 2024 | 192 Okunma Türkiye’yi taşıyacak düşünce kapasitesi nasıl gelişir? 16 Mart 2024 | 155 Okunma Amerika’nın mesajı 09 Mart 2024 | 160 Okunma Her şey yalanmış… 02 Mart 2024 | 224 Okunma Mekânın şerefini içinde oturanlar sağlar 24 Şubat 2024 | 127 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar