O hal, öteki hal ve OHAL...

Gazete haber merkezinde ya da yazıişleri masasının çevresinde bir yeriniz varsa haberi epey erken alırsınız. Çoğu kez bir gün öncesinden... O yüzden akşam TV’lerin anahaber bültenleri, ertesi sabah gazete...

Gazete haber merkezinde ya da yazıişleri masasının çevresinde bir yeriniz varsa haberi epey erken alırsınız. Çoğu kez bir gün öncesinden... O yüzden akşam TV’lerin anahaber bültenleri, ertesi sabah gazete sayfaları pek tat vermez. Olsa olsa meslek merakı ile “Bakalım ötekiler haberi nasıl vermişler” mavrasına ebelik eder. 
O kadar... 
Ama her zaman “o kadar” olmaz. 
Mesela Ankara Büro’dan bir telefon gelip neredeyse fısıltı tonunda, “Abi, bir iki gün içinde bütün Türkiye’de OHAL ilan edilebilir” denirse “o kadar” olmaz. 
Artık hem gazeteci, hem bu ülkenin bir yurttaşısınızdır. 
Bir yandan, “Bu haber gazeteden nasıl verilecek, kesin olup olmadığı öğrenilebilir mi, haber nasıl işlenecek, OHAL’in içeriği nasıl özetlenecek, nerelere vurgu yapılacak”gibi dibi sonu gelmeyen meslek sorularına cevap aramaya başlarsanız; bir yandan bir demokrat, özgürlüklerine cimrice sahip çıkmaya kararlı bir yurttaş olarak “Bundan sonra ne olacak, ne yapmalı, nasıl davranmalı” gibi yine dibi sonu olmayan sorularla boğuşmaya başlarsınız. 
Tıpkı dün Cumhuriyet’in yazıişleri katında olduğu gibi...

***

Peki peki... Sakin olalım... 
Nasıl bir “hal”deydik? 
Anayasada yazmıyordu ama “Cumhurbaşkanı milletin oyuyla seçilmedi. Demek ki zaten fiili başkanlığa geçildi. Artık anayasayı ‘başkanlık’ sistemine mi uydurmalıyız, yoksa şimdilik ‘partili cumhurbaşkanlığı’ ile idare mi edelim” denmekte ve bu ha bire yinelenmekteydi. Barış süreci çöpe atılmış (buzdolabına değil çöpe); Kürt illerinde taş üstünde taş bırakmamacasına askeri operasyonlara hız verilmiş; hukuk devleti anayasada göstermelik bir maddeye dönüştürülmüştü. 
Öyle bir “hal”deyken 15 Temmuz akşamı çok daha zorba, çok daha acımasız günlere gebe bir karabasan yaşadık: Askeri darbe!.. 
Dünkü Cumhuriyet’te yer alan “WhatsAap” diyalogları bile bu karabasanın derinliğini, ürkütücülüğünü kanıtlamaya yeter. 
Başka bir “hal”in eşiğine gelmiştik ve eşikten dönüldü. 
Peki, askeri darbe püskürtülünce demokrasiye mi geri döndük? Darbe girişimi ertesinde demokratik bir “hal”e mi kavuştuk? 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum 09 Eylül 2018 | 4.827 Okunma 25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018 | 3.356 Okunma (Siyasal) İslam ve demokrasi 15 Ağustos 2018 | 6.319 Okunma Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi? 13 Ağustos 2018 | 8.225 Okunma Garo Paylan’la imam olmamak için... 12 Ağustos 2018 | 3.774 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar