Gazetecinin kendisi haber olursa...

Yazının başlığı meslek ustalarımın kaç on yıllardan süzülmüş öğütlerindendir. “Gazetecinin kendisi haber olursa...” diye başlar ve kesin bir yargıyla noktalanır: “...orada bir...

Yazının başlığı meslek ustalarımın kaç on yıllardan süzülmüş öğütlerindendir.
“Gazetecinin kendisi haber olursa...” diye başlar ve kesin bir yargıyla noktalanır: ...orada bir yanlışlık vardır...
Doğru.
Gazeteci haber olmaz, haber verir.
Ve yanlış.
2017 ilkbaharı Türkiye’sinde gazeteciler haberdir.
Hem de birinci sayfa haberi. TV’lerde anahaber bülteninde ilk sıra haberi...
Bizim Cumhuriyet ise sadece birinci sayfa haberi değil aynı zamanda neredeyse her gün haber.
Kendi adıma bazen “Yav ha bire kendimizden mi söz ediyoruz? Okurlar bundan hoşnut mu” diye sorduğum oluyor.
Sorduğum gün, pat, bir arkadaşım daha gözaltına alınıyor; pat, yeni bir müfettiş raporu yazılıyor; pat, savcılık yeni bir soruşturma açıyor; pat, bir mahkeme hukuku bir kere daha “şey” ediyor; pat, ortalıkta gazeteciyim diye dolanan “gazetecimtrak” birileri yeni bir ihbarda bulunuyor...
Ancaaaaak...
Ancak meslek ustalarımın öğüdü asla geçerliğini, değerini yitirmiyor:
Gazetecinin kendisi haber oluyorsa orada bir yanlışlık vardır!..
Evet, burada, Türkiye’de, 2017 baharında, AKP iktidarında, Reis’in sultası altında bir yanlışlık var.
Basın özgürlüğü mü dediniz?
Bir yanlışlık var.
Düşünce özgürlüğü mü dediniz?
Bir yanlışlık var.
Hukuk devleti mi dediniz?
Bir yanlışlık var.
Hukuk mu dediniz?
Kesinlikle bir yanlışlık var.

***

Ey okur!..
Bil ki haber olmaktan hoşnut değiliz.
Mesleğimiz habercilik ve biz asla haberin önüne geçen gazeteciler, haber olmak istemeyiz.
Onca baskıya, onca saldırıya gazetecilerin kendilerinin haber olmadığı bir Türkiye’ye ve dünyaya ulaşmak için göğüs geriyoruz.
“İçeri”deki 13 arkadaşımız bunun için, sadece bunun için bedel ödüyorlar. Biz “dışardaki içerideki”ler bunun için, sadece bunun için dinlenmeyi, hatta uyumayı kendimize haram kıldık...
Ve ey okur!..
Bil ki tek sığınağımız sizlersiniz; omuzdaşlık edebileceğimiz sadece sizlersiniz.
Akın Atalay’ın, Murat Sabuncu’nun, Musa Kart’ın, Turhan Günay’ın, KadriGürsel’in, Mustafa Kemal Güngör’ün, Bülent Utku’nun, Güray Öz’ün, Önder Çelik’in, Hakan Kara’nın yanına önce Ahmet Şık’ı yolladık, ardından Emre İper’i ve önceki gün Oğuz Güven’i...
Arkası gelir mi?
Bilmiyoruz. Belki gelir.
Ama gelse de gelmese de vız gelir...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum 09 Eylül 2018 | 4.827 Okunma 25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018 | 3.355 Okunma (Siyasal) İslam ve demokrasi 15 Ağustos 2018 | 6.318 Okunma Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi? 13 Ağustos 2018 | 8.223 Okunma Garo Paylan’la imam olmamak için... 12 Ağustos 2018 | 3.773 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar