Bu sabah Silivri’deydim, kimse görmedi...

Bugün 7 Mayıs. Bugün 93 yaşımızı bitirdik, 94’e bastık. Biz dediğim, biz Cumhuriyet çalışanları. Bugün bizim doğum günümüz, bugün bizim bayram günümüz. Buruk bir bayram, evet. Ama...

Bugün 7 Mayıs. Bugün 93 yaşımızı bitirdik, 94’e bastık. Biz dediğim, biz Cumhuriyet çalışanları. Bugün bizim doğum günümüz, bugün bizim bayram günümüz. Buruk bir bayram, evet. Ama inadına kutladığımız bir bayram. Yüzümüz gülüyor, gücümüz artıyor...
93 yıl boyunca nice badirelerden geçmiş, nice zikzaklar çizmiş, nice kavgalardan başı dik çıkmış bir gazeteyi bugün de bizler taşıyoruz. Kimimiz “içeri”de, kimimiz “dışarı”da. Bizim için “dışarı”sı yazıişleri masası, biligisayar başı, ekran önü demek...
Bu bayram günümüzde biz “içeri”dekiler, biz “dışarı” dışarıdakiler, bayramı bize zehir etmeye yeminli kara yüreklilere inat, her zamanki gibi el ele vermişiz, omuz omuza durmuşuz, bayram ediyoruz, 93 yıllık delikanlıya “Nice yıllara” diyoruz...

***

Bayram günümüz dedim ya, gün güzel başladı. Siz görmediniz ama pek güzel başladı.
Sabahtan Silivri’nin yolunu tuttum. 9 numaralı mapus damının F tipi hücrelerinden birine rastgele daldım.
Müebbet avukatım, vekilim Akın Atalay karşımda. Bir masaya çökmüş. Önünde savcının kalın mı kalın iddianamesi ve mahkemenin tensip tutanağı ve bir tomar kâğıt. Yazıyor da yazıyor. Her zamanki gibi gülüp “Ooooo” demesini bekledim. Nafile. Başını bile kaldırmadı. Yazıyor da yazıyor. Bana da “Allah savcının yardımcısı olsun. Amin” demek düştü. Benim duanın ne kadar kabul göreceğini siz herhalde tahmin edersiniz...
Bereket aynı hücrede Murat Sabuncu müdürüm, kardeşim var. Sarıldık, sarılıştık. Terli tuzlu alnından doyasıya öptüm. Elimde tuttuğum, şu an sizin de elinizde tuttuğunuz bugünkü Cumhuriyet’i uzattım. “Nasıl, iyi olmuş mu” diye sordum. Herif tedavisi mümkün olmayan bir haberci ya, 93. yıl yazısına şöyle bir göz atıp, “Selin Sayek Böke’nin istifa haberi iyi işlenmemiş. CHP’deki gelişmeler daha derin analiz edilmeliydi” diye tatlı sert fırça attı. Umursamadım. Tarihe geçecek bir CHP analizi de yazsaydık o yine tatmin olmazdı.
Aynı hücrede Mustafa Kemal Güngör var; yani bizim Mıstık arkadaşımız; Ortadoğu ve Balkanlar’ın en yakışıklı avukatı yani. Cumhuriyet Vakfı davasını en iyi o bilir. Tam mahkemenin kararı üstüne bir şeyler soracaktım, vazgeçtim. Bir türkü mırıldanıyordu. Mıstık türkü çığırıyorsa susup dinlemeyeni dövseler gerek. Tadını çıkardım.
Bir başka F tipi hücreye daldım. Müebbet vekillerimden bir ötekisi, Bülent Utku. “Hola vekilim” dedim, “Hola müvekkilim” dedi. Biz onunla İspanyolca konuşuruz ve ikimiz de İspanyolca bilmeyiz.
Aynı hücrede benim püsküllü belam Ahmet Şık var. O da iddianameyi önüne çekmiş, o da yazıyor Allah yazıyor. “Oğlum o kadar uzun yazma. Tek başına değil 14-15 kişiyle yargılanıyorsun. Bize de biraz laf bırak” diyecek oldum. Kopuk omuz silkip sırıttı. “Ben yazayım, Aydın abime veririm, o kısaltır” dedi. Yetmedi kalkıp bir de kelimden öptü. O herifle baş edemem; çaresiz bir başka F tipi hücreye geçtim.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum 09 Eylül 2018 | 4.828 Okunma 25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018 | 3.356 Okunma (Siyasal) İslam ve demokrasi 15 Ağustos 2018 | 6.319 Okunma Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi? 13 Ağustos 2018 | 8.225 Okunma Garo Paylan’la imam olmamak için... 12 Ağustos 2018 | 3.774 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar